Av. Abdulmenaf Kıran: Beklediğim Gün!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Av. Abdulmenaf Kıran: Beklediğim Gün!
Abone ol
"(...)Yaşayan diller içinde, en eski diller içinde ilk onuncu sıranın içinde olan Kürt dili, aslında dünya Kültür mirası içinde değerlendirilip özellikle korunmalıdır."

Beklediğim Gün!

Kendimi bildim bileli kendimde, hep bilgi eksikliği hissettim. Hayatı hep noksan anladığımı sanıyorum. Eksiğimi kısmen de olsa gidermek için akademik öğrenmeye çaba gösterdim. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, ikinci üniversite okumak için sınavsız kayıt yapmayı yeterli görünce, kolayıma geldi. Önce bir lisans eğitimi aldım. Daha sonra hızımı alamadım, ikincisine başladım. Bir yandan sosyal ve siyasal faaliyetim, öte yandan Avukatlık mesleğim, zaten zamanımın çoğunu alıyordu. Akşamları da ders çalışarak neredeyse ikinci üniversiteyi de bitireceğim, ki bu gün sınav giriş belgemi kontrol etmede gösterdiğim isteksizlik, beni alıkoydu. Öğleden sonra bildiğim sınav, meğerse sabah saatlerindeymiş!

Öğleden sonra sınava girmek için emin bir şekilde evden çıktık. Yanımda hanım da var. Fakat sınav yerini ararken ortalığın çok tenha olduğunu fark ettik. Halbuki sınav günleri sınav binaları etrafında kalabalıklar oluşur, yollarda da trafik yoğun olur. Önce ben şaşkınlığımı gizlemeden ifşa ettim. Hanım hemen telefonuna davrandı. Ben sınav Giriş belgemi ona PDF olarak whatsappta göndermiştim ki kolay çıktısını alabileyim diye. O da silmemiş. Bakar bakmaz da, “Menaf senin sınavın sabah saat 09.30’daymış. Ortalığın tenha olmasının sebebi sınavın öğleden önce bitmesiymiş “ dedi. Biraz da benimle alay etmek istedi. Fakat sınavı kaçırmamın çok da umrumda olmadığını görünce, yeterince tadını çıkaramadı. Daha sonra benim yerime, o hayıflanmaya başladı!

Ben ders yılı başlayalı, aldığım dersleri bir kez okumak için çalıştım. Son üniteyi de sabah saatlerinde tamamladım. Ders kitabımı sınava girmeyi bile beklemeden hemen kaldırdım. Uzun zamandan beri roman okumaya fırsatım olmuyordu. Benim için beklenen gün gelmişti, bu sömestri tatilinde roman okuyacaktım. Kitaplıkta gözüme kestirdiğim Japon yazar Haruki Murakami’nin “Kumandanı Öldürmek” adlı romanını aldım. Kitabı her zamanki ders kitaplarımı koyduğum sehpanın üzerine bıraktım. Akşam eve geldiğimde, ders çalışmak yerine bu kitabı okumaya başlayacaktım. Hatta sabırsızlıkla kitabın ön kapağını inceledim, arka kapaktaki tanıtım yazısını bir çırpıda okudum. Kitap bayağı kalın bir kitap. Üstelik ilk defa Japon edebiyatından bir eser okuyacaktım. Böylesi kalın bir kitapla başlamanın artı ve eksisini düşünmeden, bereketi kaçmasın diye sayfa sayısına da bakmadan kararlı bir şekilde ilk okuyacağım kitap olarak, sehpaya koydum.

Hane halkı alışkanlığımı biliyor. Okuyacağım kitap yıllarca aynı sehpada kalsa dahi kimse dokunmaz. Velev ki kalabalık bir misafir grubu gelsin. O koşullarda sehpaya ihtiyaç duyulursa, kitabımın tahtı da geçici sarsılır. Geçici olarak bir kenara kaldırılır. Mümkün oldukça, kaldırıldığı yer de gözümün önü olur. Tatsızlık çıkarmayayım diye, kitabın yeni yeri bazen özel olarak bana söylenir de….

Bu gün, kızım Şevval da sömestır tatili nedeniyle İstanbul’dan geldi. Günlerdir yolunu bekliyorduk. Gelir gelmez, onu da alıp hep beraber eve geldik. Biraz hasret giderdikten sonra, ben romanımı keyifle okumaya başladım. İlk elli sayfayı bir solukta okudum. Sonra merak ettim, kaç sayfa diye? Sayfa sayısı bakımında ağır sıklet sayılır. Tam 848 sayfa. Olsun, keyifle okuyacağım. Bende bu okuma iştahı var oldukça, sayfalar dayanamaz!

İnsanlık Sümerlere ne çok şey borçludur? Yazıyı keşfetmekle insanlığa en büyük hizmeti yapmışlar. Bu sayede insanlığın ortak bir belleği oluşmuş. Aynı zamanda dil, yazı sayesinde muazzam bir gelişme sağlamıştır. Tıpkı evrenin genleşmesi gibi, yazının buluşu ile dildeki gelişme zapt edilemez olmuş. Zannımca bu gelişme sonsuza kadar devam edecektir.

Sümerler aynı zamanda Gılgameş Destanı'nı da insanlığa miras olarak bırakmışlar. Gılgamış Destanı’nın yazıldığı sıralarda da Kürtler bu coğrafyada yaşıyormuş. Gılgamış Destanı, bizzat bunun delilidir. Gılgamış Destanı'ndan daha kadim ve bir o kadar da zengin olan Kürt dili, ne yazık ki Kütleri yöneten devletlerin asimilasyoncu politikaları yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yaşayan diller içinde, en eski diller içinde ilk onuncu sıranın içinde olan Kürt dili, aslında dünya Kültür mirası içinde değerlendirilip özellikle korunmalıdır. Kültürel zenginlikten başka hiçbir zararı olmayan dile düşmanlığı anlamakta güçlük çekiyorum. Sistem nasıl bu kadar insanlığa yabancılaşabiliyor?

Bu tehlikeyi bertaraf etmek başta biz Kürtlere düşer. Her kes ilk başta çocukları için seçimlik ders olarak Kürtçeyi tercih etmeli ve Ana Dilde Eğitim için karalı bir mücadele vermeliyiz. 22.01.2023

Av.Abdulmenaf KIRAN


Norveç’te 3’üncü Kürtçe kitap yayına hazırÖnceki Haber

Norveç’te 3’üncü Kürtçe kitap yayına haz...

Selahattin Demirtaş: Yakında hepinizle bir araya geleceğiz; ya içeride ya dışarıda!Sonraki Haber

Selahattin Demirtaş: Yakında hepinizle b...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar