Prof. Dr. Ahmet Özer

Prof. Dr. Ahmet Özer

Mail: a.ozer@vanmed.net

YAŞ VE YAŞLANMAK ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER

Hayat zıt kutuplar arasında atan bir ritimdir. Sevmek ve üzüntü, mutluluk ve mutsuzluk, korku ve umut, özlem ve hayal kırıklığı hep bu ritmi gösterir Wilhelm Schimid’in dediği gibi..

Ne ki zaman akıp gider. Yaşlanmak hep iz üstündeki bir avcı gibi ensesindedir insanın.

Hepimiz hiç fark etmeden daha anne karnındayken yaşlanmaya başlarız. Üç yaşındaki bir çocuk hemen altı, altı yaşındaki hemen on iki, on iki yaşındaki bir an evvel on sekiz olmak ister.

Ama yaş kırkı, elliyi geçince de zamanı durdurmak ister insan. Fakat her şeyin bir müsvedesi olsa da geçen zamanınkisi yoktur, evet müsveddesi olmayan tek şey geçen zamandır, olmadı başa sarayım diyemezsin, desen de zaten bir şey yapamazsın.

Nihayetinde sonu pişmanlıklarla, eyvahlarla, keşkelerle biten bir zaman yolculuğunun sonuna doğru hızla yol alır her insan. Çünkü çocukken geçmeyen zaman birden bire hızlanmıştır artık, hem de önüne geçilemeyen bir hızda akıp gidiyordur. Aslında zamanın hızlı her zaman aynıdır, değişen önündeki zamanı kısalan ve yaşlanmayla birlikte haleti resmen hiyesi değişen insandır.

Hülasa, çocuklar için zaman çok yavaş geçerken yetişkinler için çok hızlıdır. Çocukken zaman hemen geçsin hemen büyüyeyim diye düşünürken, yaşlandıkça ne de çabuk geçti zaman diye hayıflanır insan. Çocuğu kken mühayilesi geleceğe, umuda yolculuk halindeyken, yaşlılıkta zihni geçmişe doğru bir yolculuktadır insanın.

Genç iken önü açık, geleceğe dönük olan yaşam, yaşlandıkça gitgide geriye bakılan bir yaşama dönüşür çünkü. Gençliğin umutları, yaşlılığın anıları vardır. İşin başında hayatım nasıl olacak, neye/nereye erişmek istiyorum, bunun için ne yapabilirimden gitgide geriye bakan bir yaşama dönüşür, ilerideki yol hem daralıyor hem kısalıyor, dolayısıyla daha fazla geçmişe dönülüyor. Hayatım nasıl geçti, şimdiye kadar ne yaptım, elime ne geçti?, soruları sarar belleği. Başlarkenki yere dönülüyor, bu kez yaşlı hücrelerle. Ana “nefs” hep gençtir. Hücreler genç doğar yaşlanır, nefs ise yaşlı alınır ama genç kalır.

Bebekken bakıma mühtaç çocuk yaşlandığında da vardığı nokta budur hatızatında. Yani, çocukluk, başkalarının bize bakmasından kendi kendinize bakmaya bir geçişse; yaşlılık, kendi kendimize bakmaktan başkaların bize bakmasına bir geçiştir. Biz geçişleri belirleyen sadece kronolojik yaş değildir, bitolojik ve psikolojik yaştır. (Bu da başka bir yazının konusu)

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar