Mapusun içinde büyüyen ayva - Musa Çiftçi

Mapusun içinde büyüyen ayva - Musa Çiftçi

HDP Hakkâri İl Başkanı iken gözaltına alınan ve yaklaşık 3,5 yıl Diyarbakır cezaevinde kalan Musa Çiftçi, koğuşta büyüttükleri ayva ağacını gardiyanların tacizi nedeniyle günün birinde gelen görüşçülere teslim ediyor. Hakkari’ye götürülüp toprakla buluşturulan ağaç geçen yaz meyveye durdu.

Musa Çiftçi, “Bir ayva çekirdeği saksının içerisinde bitiverdi, biz de onu büyüttük.” sözleriyle anlatıyor cezaevinde büyüttükleri bu ayva ağacını.

Bir çekirdek filize sonra da ağaca dönüyor, ağacın büyümesi engellenemeyince de orada tartışma kopuyor.

Gardiyanlar, “cezaevinde ağaç mı olur?” diye can sıkınca tek çare kalıyor, ağaca zarar gelmeden hayatına devam etmesi için dışarıya yollanıyor.

Hapishane dendiğinde hemen akla gelen şiirlerden biri de “Mapusun içinde üç ağaç incir” şiiridir.

“Akşam olur hapishane kilitlenir
Kimi kağıt oynar, kimi bitlenir
Kiminin temyizden kağıt gelir
Düştüm bir ormana yol belli değil
Yatarım yatarım gün belli değil.

Hapishane içinde üç ağaç incir
Kollarım kelepçe anam boynumda zincir
Zincir sallandıkça her yanım sancır
Düştüm bir ormana yol belli değil
Yatarım yatarım gün belli değil.”

Musa Çiftçi ve arkadaşlarının cezaevinde büyüttüğü bu ayva ağacı da bu şiiri hatırlatıyor. Ama ayva ağacının yaşadıkları da zaten başlı başına bir şiir, hatta güzel bir öykü konusu.

İşleri nedeniyle Süleymaniye’de bulunan Musa Çiftçi ile bir röportaj gerçekleştirdik ayva ağacı hakkında.

Çiftçi, “beraber büyüdük, mevsimleri ondan öğrendik” diyerek çok duygulu sözlerle anlattı cezaevinde büyüttükleri bu ayva ağacını.

Cezaevinde bir çekirdekten ayva ağacı yetiştirmişsiniz, nasıl oldu bu?

Bir ayva çekirdeği saksının içerisinde bitiverdi, biz de onu büyüttük. Yaklaşık 3,5 yıl cezaevinde bizimle beraberdi. Gardiyanlar ‘çok büyümüş’ diye ikide bir itiraz ediyorlardı. Biz de her seferinde kesiyorduk, buduyorduk büyük görünmesin diye.

Sonra ne oldu, gardiyanlar kırıp dökmedi mi?

Hayır, baktık olacak gibi değil, bir açık görüşte bizim görüşçülere verdik, dedik bunu Hakkari’ye götürün dikin. Götürdüler Hakkari’de toprağa diktiler, o yıldan bu yıla, işte bu yıl (2020) meyve vermiş. Bizimkiler de ayvaların birkaç tanesini koparıp, Süleymaniye’ye, bize göndermişler.

Afiyet olsun. Nasıl büyüttünüz böyle gardiyanı kızdıracak kadar, toprak falan var mıydı, nasıl büyüttünüz?

Tabi cezaevinde, içerde toprak yok, biz çayın posasını, kuruttuğumuz çürük meyve kabuklarını bir karışım haline getirip onun içinde çiçekleri, ağaçları büyütüyorduk. Yani bu ayvamız da topraksız büyüdü içerde. Ancak köyde bunu toprakla buluşturmuş olduk.

Birlikte fotoğraf çektirmişsiniz, var mı daha başka anılarınız o günlere dair?

Gerçekten çok güzel anılarımız var onunla. Cezaevinde bizimle büyüdü. Cezaevindeki birçok arkadaş bu ayva ağacını hatırlıyordur. Herkesin birlikte çektirdiği fotoğrafları var, anıları var. Yanında oturmuşluğu var, yanında sohbet etmişliği var.

“Mevsimleri ondan öğrendik”

Size baya bir moral kaynağı olmuştur, sözlerinizden onu anlıyorum…

Yani düşünsenize, her baharın o ayva ağacı yaprak açtığında biz baharın geldiğini o ayva ağacından öğreniyoruz. Sonbaharda yapraklarını döktüğünde o ayva ağacından sonbaharın geldiğini öğreniyoruz. Bu sadece bir örnek.   

Artık bundan sonraki sohbetlerinizi ailece sanırım toprakla buluşan ağacın altında yapacaksınız?

Ayvamız özgür tabi. Toprakla buluştu, önümüzdeki yaz daha çok meyve verecek. Sizlerle de onun altında oturup sohbet etmek isteriz. Bekleriz, kapımız da ağacımız da herkese açık.

Mehmet GÜLER - VANMED

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar