Turğut: Bize yönelmese de şiddete karşı durmalıyız

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Turğut: Bize yönelmese de şiddete karşı durmalıyız
Abone ol
Hayatın Renkleri Solmasın Derneği Başkanı sosyolog Osman Turğut, bağımlılık ve şiddetin birbirini destekleyen iki ayrılmaz olgu olduğunu belirterek, “İletişim kurmayı bilmediğimiz, sorun çözme mekanizmaları geliştiremediğimiz, kendimizi ifade etmekte yetersiz kaldığımız her an, şiddet ve madde kullanımı bir alternatif olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle sadece okullarda ya da okul çevrelerinde meydana gelen şiddet olayları değil, her an her yerde direkt bize yönelmese de, tüm şiddet olaylarına karşı durmalıyız” dedi.

Vanmed (Van) - Van'da bağımlılığa karşı farkındalık etkinlikleri düzenleyen ve bağımlı bireylere danışmanlık hizmeti veren Hayatın Renkleri Solmasın Derneği Başkanı sosyolog Osman Turğut, bağımlılık ve şiddet konusundaki sorularımızı cevaplandırdı.

Hayatın her alanında yaşanan şiddet olayları ile madde bağmlılığının eşgüdüm halinde 21. yüzyıla damga vurduğunu belirten Turğut, ailelerin, kurumların ve devletlerin acilen çözüm üretmesi gerektiğini vurguladı.

Aile ortamı ile okul ortamının çocuğun gelişimi üzerinde ciddi bir yer tuttuğunu aktaran Turğut, ebeveyinler ve okul yöneticileri için önemli mesajlar verdi.

‘Şiddet’ kavramını nasıl tanımlamak gerek?

İnsan doğasında mevcut, bastırılmış bir davranış biçimi olan şiddet, sözlüklerde sert, katı davranış, azarlamada ve cezalandırmada aşırı gitme, inandırma ve anlaşmaya varma yerine kaba kuvvet kullanma şeklinde tanımlanıyor.

Şiddete başvuran kişilerde ne tür özellikler görülüyor?

Kıskançlık ve yoğun kaybetme korkusu.. Başkalarının davranışlarını kontrol etme isteği, istekleri yerine gelmediğinde aşırı tepki, aşırı alınganlık, gerçekçi olmayan beklentiler… Kendi ihtiyaçları, duyguları ve isteklerinin daha önemli olduğuna inanma, olumsuz benlik algısı, sorunları için başkalarını suçlama eğilimi, ani duygu değişimi… Özellikle şiddet uyguladığı kişiler üzerindeki olumsuz etkilerini görmezden gelme ve kabul etmeme… Aile kurumu içindeki veya toplumdaki cinsiyet ayrımcılığı kalıplarından yararlanma, şiddeti artırabilecek diğer etkenlerden birine sahip olma; alkol, uyuşturucu bağımlılığı ve ruhsal rahatsızlıklar gibi.

Gençler şiddet kullanma ve madde bağımlılığı açısından risk altında mı?

Genç, Birleşmiş Milletler’in (BM) tanımına göre, 15 ile 25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir. Gençlik dönemi cesaretin çekingenliğe, serüven isteğinin durağanlığa üstün geldiği dönemdir. İlgileri (politikaya, spora vb. ) artmış, tepkileri sert, çabuk sevinir, çabuk üzülürler, gelgitleri ve hevesleri var, başarılı olma istekleri karşılaştırmalardan hoşlanmazlar, dış görünüşe önem verirler.

 

Madde kullanımı ile ilgili risk faktörleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Aile yapısındaki risk faktörleri aşırı koruyucu, kollayıcı, parçalanmış aile, ebeveynlerden birinin kaybı, iletişim eksikliği, baskıcı veya ilgisiz aile. Yaşam stresleri, göç, sosyo ekonomik düzey, işsizlik, çocuk yaşta çalışma, düşük okul başarısı, cinsel ya da fiziksel taciz yaşama. Madde kullanımı boyutunda risk altında bulunan gençler de genellikle genetik yatkınlık, ani tepkiler verme, yenilik arayışı, kendini ispatlamaya çalışma, içe dönük yapıdadırlar. Erken yaşlarda davranış problemleri, saldırgan ya da asi davranışlar gösterirler, kendine güvenin az olması, gelecek ile ilgili kaygılar, cinsel kimlik sorunları davranış problemleri gösterirler. Sosyal değerlere yabancılık, yaşıtlarından aşırı etkilenirler, her şeyi reddeder ya da aşırı itaatkârdırlar, baş etme mekanizmalarının yeterli olmaması vb.

 

Madde Bağımlılığı ile şiddet arasında bir ilişki var mı?

Var tabi ki… Şiddete başvuran ve madde kullanma riski olan gençlerde kişilik özellikleri, sosyal ve aile özellikleri arasında büyük bir benzerlik vardır. Kişide madde kullanımı beraberinde şiddet eğilimi ve davranışını ortaya çıkarabilir.

Ebeveynler bu noktada neler yapabilir?

Araştırmalar, şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışların yaşamın erken dönemlerinde öğrenildiğini göstermektedir.Yine araştırmalar, çocukların duygularını şiddet kullanmadan ifade edebilmeleri için ailelerinin büyük yardımı olabileceğini göstermektedir. Anne ve babalar çocuklarını güven ve sevgi dolu bir evde yaşamalarını sağlayarak şiddeti azaltmada ve madde kullanımını önlemede önemli bir rol üstlenebilirler. Her çocuğun anne ve babasıyla ya da yetişkinle güçlü, sevecen bir ilişki, bir bağ kuramayan bir çocuğun, düşmanlık duyguları içinde gelişmesi ve zor bir genç olması ihtimalı vardır. Yapılan araştırmalarda kendileriyle çok küçük yaşlardayken ilgilenilmiş çocuklar arasında sorunlu davranışları olan gençlere daha az sayıda rastlanmaktadır.

Çocuklar genelllikle taklit ederek öğrenirler, ailenin değerleri, tutumları ve davranışları çocuklar üzerinde etkisi büyüktür. Saygı, dürüstlük, ailemizden ve akrabalarımızdan gurur duymak gibi değerler çocuklarımız için önemli bir güç ve güven kaynağıdır.Çocucuğumuzun olumsuz arkadaş baskısı altında olduğu, şiddetin yoğun rastlandığı, madde kullanılan bir ortamda yaşadığı  yada davranış bozuklukları olan öğrencilerle aynı okula gittiği durumlarda  bu değerler önemlidir.

 

Ailedeki disiplin metodları hayata yeni adım atan evin genci üzerinde nasıl bir etki yaratır?

Ebevynler bazen farkında olmadan şiddet dolu davranışları teşvik edebilirler. Örneğin bazı ebeveynler, erkek çocuklarının kavga etmeyi öğrenmeleri gerektiğini ileri sürerler. Çocuklarımıza anlaşmazlıklarını , tehdit, yumruk ya da silah kullanarak değil sakin ve yerinde kullanılması gereken sözcüklerle çözmelerini sağlayalım. Çocuklarımıza ceza vermek için onları itmek, kakmak, tokatlamak, vurmak yada dayak atmak gibi davranışlar, onlara sorunlarını iterek, kakarak, vurup çarparak çözmenin uygun olacağı düşüncesini sağlar ve günü geldiğinde ceza vermeleri gerektiğinde  onların da benzer şekilde cezalar verebilecekleri mesajını vermektedir. Fiziksel cezalar istenmeyen davranışları belli bir süre durdurabilir. Hatta çocukların çok sert cezalara bile uyum yapabildiği, bu nedenle de cezanın hiçbir etkisi kalmadığı bilinmektedir. Oysaki fiziksel olmayan disiplin yöntemleri, çocukların duygularıyla  daha kolay başa çıkmalarına yardımcı olmakta, sorunlarını şiddet dışı yöntemlerle çözebilecekleri yolları öğretmektedir. Evdeki şiddet çocuklar için korkutucu ve zararlıdır. Çocukların korku duymadan, sevgi içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve ihtiyaçları vardır.Evlerinde şidddete tanık olan çocukların ileride mutlaka şiddet gösterecekleri söylenmesede karşılalaştıkları sorunları şiddete başvurarak çözmeye yatkın olacakları söylenebilir. Şiddet sadece fiziksel değildir. Sözlü ve tavırlı davranışsal şiddet de sözkonusudur. Eşine, çocuğuna, çalışanına vs. sürekli bağıran, azarlayan birinin de yaptığı şiddettir. Şiddetin en fazla görüldüğü yerlerin başında aile ortamı geliyor. Aile içindeki şiddete ise en fazla çocuklar sonra kadınlar maruz kalmaktadır. Ebeveynler gerek birbirleriyle olan çatışmalardan doğan öfkeyi, gerekse günlük yaşamdaki streslerini en fazla çocuklarına yansıtmaktadırlar. Onlar savunmasız ve masum olduklarında ebevynlerin hedefi haline gelmektedir. Kısacası aile içi iletişimde ve okulda çocuğun duygu ve düşüncelerinin neler olduğu konusunda kendini ifade etmesine ortam hazırlanmalı, aile ve okul toplumsal iletişimde şiddet ve madde kullanımı konularında bilinçlendirme faaliyetleri organize bir şekilde olmalıdır.

Gençlerin madde kullanımından ve şidddetten korumak için neler yapılmalı ?

Her alanda gençlerin enerjilelerini harcayabilecekleri spor, kültür ve sanat etkinliklerini gerçekleştirecek alanlar oluşturulmalı, görsel ve yazılı basın araçlarının yayınlarında daha özenli davranılması sağlanmalı, aile bilinci ve çocuk yetiştirme konusunda sağlıklı biligi ve tutum ve davranış geliştirme faaliyetleri olmalı.

Kısacası, çocuklarımızı şiddetten ve madde kullanımından korumak ancak onları sorumluluklarının bilen, sorunlarına çözüm getirebilen, özgüven ve bağımsızlık duyguları gelişmiş bireyler olarak yetiştirmemize bağlıdır. Şiddet ve madde bağımlılığı ne yazık ki artık sadece bir grubun değil hepimizin sorunu. İletişim kurmayı bilmediğimiz sorun çözme mekanizmaları geliştiremediğimiz, kendimizi ifade etmekte yetersiz kaldığımız her an, şiddet ve madde kullanımı için bir alternatif olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle sadece okullarda ya okul çevrelerinde meydana gelen şiddet olayları değil, her an her yerde direkt bize yönelmesede , tüm şiddet olaylarına karşı durmalıyız.

Röp: Mehmet Güler


Merkez Bankası faizi tek haneye indirdiÖnceki Haber

Merkez Bankası faizi tek haneye indirdi

Van'da kadınlar yürüdüSonraki Haber

Van'da kadınlar yürüdü

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar