Zekeriya Ekinci

Zekeriya Ekinci

Mail: zekeriyaekinci@gmail.com

YOK’U YOK EDEN ŞAİR

Yok olmaya doğru yön alan ülkemiz şiir sanatı, savaşa şartlanmış insanın dünyaya adaptasyonunu yeniden sağlayacak doğum sancısı çekeceğe benzer. Görüntüler çoğu kez yanıltıcı olabilir. Gelin görün ki günümüz şiir görüntüsü somuttan soyuta ilerleyip yorumuyla soyutu somutlaştırabilir. Öyle ki hayal dünyasıyla yok’tan var eden şair, var ettiğini kelimelerin büyüsüyle yeniden yok etme uğraşı içine girebilir.

Kelimelerin büyüsü yalnızlık içinde kendine seslenenin sesi olmayacaktır. Ürküten yalnızlıktan uzak, gerçeği hayal eden yalnızlıktan gerçeği yaşayan çokluğa doğru bir ses olabilecektir. Gerekli olan çokluktur ve bu çokluk doğallığıyla yalnızlığın karşıtı olacaktır.

Somuttan soyuta, soyuttan tekrar somuta dönüş zorunlu olabilecektir değişim bekleyen günümüz şiirinde.

Şair, toplumun geleceğini sezecektir. Düşünsel bakışıyla ulaştıracağı soyut görünümlü mesajın estetiğinde arayacaktır kitle kendini. Şiir -belki de- insanın kendisinin var ettiği mistik inançtan kendisini uzaklaştırma zorunluluğunu özde hissedecektir.

Yeniden yaratılan dizemin imge görüntüsünden estetik ve musikinin ritmik akıntısı durmayacak, başlığa ideolojik sloganın gölgesi bile düşürülmeden dizeler arası geçişte gerçeklik haz verir şekilde aktarılacak, şiir sonrası şairin entelektüelliğinden kaynaklanan ustalığı hayranlık uyandıracak, okunmak için şiir aranacaktır.

Kuşkusuz şiir sadece insanla değil her şeyle başlayabilmeli sadece insanla değil her şeyle bitebilmelidir. Gelin görün ki süreç, insanı ilkte göstermede tereddüt etmeyecektir. Çünkü şair hayata tutsak olmaya, evrendeki yerini unutmaya ve ek hayat gibi bir istemde bulunmaya pek niyetli görünmeyecektir.

Şiir, mistik özden uzak bir varoluş şiiri olacak, içerik varoluş sıkıntısından kurtuluş heyecanı ile dolacaktır. İlahi aşk yerini beşeri aşka bırakacak ve beşeri aşkın yerini ilişkiye girme alacaktır. Şiir, kişiyi hayalden gerçeğe taşımaya kanat olup çırpacaktır.

Zaten şiir bütün umutların kaybolduğu, yokluğun kendini bütün şiddetiyle duyurduğu bir zamanda toplumu oradan alıp umut edilen yere taşıyan şairin sesi olmadı mı çoğu mekânda?

Peki şair bunu nasıl başaracak?

Şair önce kendini bulacak sonra şiirde öz ve estetiği yakalayacak. Çünkü iletişim bağlamında şiir, bir iletidir. Dönütün sağlanması öz ve estetiğin yakalanmasıyla olasıdır. Aksi bir durumda şiir, şiir olmaktan ziyade, şiirimsi olmaktan kendini kurtaramayacaktır!

Zaten şairin işi, dil göstergesinde, gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki nedenini resmederek belirtiyi sağlamak değil midir? O halde istem içi gelişen yapay göstergeleri istem dışı gelişen doğal göstergeye dönüştürmek, günümüz şiirin özü olarak düşünülebilir. Hem de yaşam dışındaki yok’u var etme gereği duymadan.

Zaman, dönem şiirini kendi yaratır.

Şiirin ömrü dönemin insana bakışıyla orantılıdır ve bu orantı bir umut doğurur.

Umuda yolculuk ve hedefe ulaşım, şairin de şiirin de süreç bitimi olabilecektir.

Şu an öz ve estetiği yenilenen şiirin soyutunu somutlar gibiyim.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar