Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Vazgeçmemek

Uçurumdan düşerken tutunduğu dalı bırakmak vazgeçmektir. Vazgeçmek, aynı zamanda hayatı kanser hücresine teslim etmektir.

Şöyle bir olay anlatılır: Hindistan’da filleri eğitilmek için daha bebek yaşlarında kalın zincirle bir kazığa bağlanır ve kaçmaları engellenir. Bebek filler kaçmayı defalarca dener, ama küçük ve güçsüz olduklarından zincirleri koparmaya ne de kazığı sökmeye güçleri yetmez. Böylece üzerinden yıllar geçer, bebek filler büyür ama zincire bağlı bir şekilde büyürler. Sonunda koskocaman olur ve güçlenir. Zincirleri koparabilecek ve kazığı sökebilecek güce ulaşır ama filler hiçbir zaman kaçmayı denemezler. Çünkü zincirler zihinlerini öyle bir kuşatır ki bir daha zincirlerden kurtulamayacaklarına inanırlar. Artık fillerin zihninde kırılamayan zincir değil, kurtulamayacakları inançları olur.

Peki, kendi hayatımıza baktığımızda bizim de filler gibi “yapamam” dediğimiz nelerimiz var diye bir soru gizliden gizliye zihne gelir.Yıllar sonra “araba kullanabilirim” diye içimde bir istek oluştu. Hemen ardından içimde bir ses ”sen araba kullanamazsın” dedi. Zihnimdeki “yapamam” zincirlerini kırmam tam 55 yaşıma kadar sürdü. Bu zamanda araba kullanmanın şart olduğunu söyleyen bir dostumun bir yıl süren telkininden sonra nihayet içimden cılız da olsa bir ışık yanınca “yapabilir miyim” diye direksiyonun başına geçtim. İki gün zarfında arabayı şehrin en işle caddesinde kullanmaya başladım.

Arabayı kullanmadan önce içimde bir ses; “Ben arabayı kullanamam.” deyip durmuş ve bu sesler araba sürmekten vazgeçmemi sağlamıştı.

Yine bir gün öğrencilerimi matematik sınavına tabi tutmuştum. Dersi iyi olan bir öğrencim sınavda düşük not alınca bana “Öğretmenim sınavı, bilerek zor yaptınız, çünkü daha iyi motive olmamızı istediniz. Tek yapmam gereken daha çok çalışmak” deyince cevabına çok şaşırdım. Diğer taraftan düşük not alan diğer bir öğrencim “Bu soruları çözecek kadar akıllı olmadığımı düşünüyordum” deyince bu öğrencime çok üzüldüm. Farklı iki öğrencim verdikleri cevaplar üzerinde uzun süre düşündüm ve şunu anladım: “Hayatta önümüze her zaman iki yol çıkar. Ya tüm zahmetlere rağmen vazgeçmemek, ya da vazgeçip toprağın altında çürüyen tohum olmak” dedim kendi kendime.

Daha sonra başımı kaldırıp dünyayı fikirleriyle ve icatlarıyla değiştiren kişileri düşündüm, karşıma hep “vazgeçmem” diyen iradeleri gördüm.

Bir örnek vermek gerekirse; ampulü bulan Edison, iki bin denemeden sonra başarılı olmuş. Bu başarının altında “vazgeçmem” diyen iradenin olduğu gün gibi görülüyor.

Ayrıca dünyada hayatı kolaylaştıran her ne varsa hepsinin ortaya çıkmasında “vazgeçmem” diyenlerin eseri olduğunu gördüm.

Behçet Necatigil: “Çaresizseniz, çare sizsiniz” diyerek başarı ve başarısızlığın sebebi vazgeçmemek, ümitli olmaktan geçtiğini veciz bir şekilde ifade ediyor.

Bediüzzaman ümitle ilgili; “Yeis, ümmetlerin, milletlerin seretan denilen en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemalâta mâni ve “Ben kulumun güzel zannı yanındayım.” [Buharî, Tevhid: 15; Tirmizî, Tevbe: 1.] hakikatine muhaliftir” der.

Kur’an’da şöyle buyrulur: “…Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfir kavimden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” (Yusuf, 87)

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar