Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Van’daki minareden de müzik sesi geliyor

Ses kaydı alıp paylaşmak gibi bir adetim yok, ama emin olun Van’da da defalarca farklı müzik sesleri duymuşluğum olmuştur minaredeki hoparlörden! Sibel Can’dan tutun, farklı tür müzik sesleri, kısa dalga radyolardan sohbet konuşmaları, vs… Belki bu yazıyı okuyacak olan Van’da yaşayan çoğu kişi de bu duruma tanık olmuştur. İzmir’de ezandan önce İtalyanca Çawbella şarkısının çalınması epey bir tartışmalara neden oldu, tutuklanan oldu, sorgu sual halen sürüyor bu konuda, kim yaptı, neden yaptı, nasıl yaptı diye epey bir süreceğe de benziyor tartışma. Tabi burada konunun siyaset alanına aktarılması gibi net bir durum var; ana muhalefet pozisyonundaki CHP’yi biraz daha köşeye sıkıştırma gibi bir gayret seziliyor. Her olayı siyaset malzemesi etme tutumu siyasetin genel kuralları çerçevesindedir ama toplumun çok hassa olduğu dini konularda bu tutumu sürdürmek ne kadar doğru! 80’li yıllarda buna benzer tartışmalar nedeniyle Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da, Erzincan’da katliamlara varan olaylar yaşandı, din ve mezhep üzerinden yapılan kışkırtmalar ortalığı kan gölüne dönüştürdü, sonuçta 12 Eylül 80 darbesi gerçekleşti. Onlarca yazar ve sanatçıların hayatını kaybettiği Madımak Oteli yangını da bu gibi tartışmaların bir ürünüydü. Muhtemelen diğer kentlerde de minarelerden bu tür müzik ve konuşma sesleri geliyordur peki, nasıl oluyor bu? Bildiğiniz gibi eskisi gibi her cami imamı minareye çıkıp ezan falan okumuyor, ezan ve diğer dini bilgiler, açıklamalar, vefat ilanları falan tek adresten, merkezi sistem üzerinden yapılıyor. Örneğin Van’da eğer merkezi sistem Büyük Cami’ye kurulmuşsa oradaki cihazdan ezan sesi açılır ve diğer tüm camilere verilir, çünkü kayıtta hazır ezan sesi var; ya da hazır değilse o gün imam ezan okur ve diğer tüm camilerin minarelerinde o imamın sesi yankılanır. İşte tam bu sırada ne oluyorsa oluyor, ya teknik bir sorundan, ya yakın mesafede bulunan cihaz frekanslarının kendiliğinden birbirine karışmasından, ya merkezdeki görevlinin hatasından, ya da bilinçli olarak başkaları tarafından yapılan teknik müdahalelerle imamdan önce müzik, ya da radyonun herhangi bir programı minare hoparlörüne yansıyor. Aslında takip edilirse bugün yarın da aynı durumla karşılaşılabilir ve nedenini de çözmek teknoloji çağında o kadar da zor olmasa gerek. Ama şimdi burada ilginç olan, bu kadar olasılık varken, nedenini bulmak mümkünken İzmir’deki olayın direkmen bilinçli bir müdahaleymiş gibi gösterilmesi ve bu sesi paylaşan kişinin tutuklanması… Yani bu olay emin olun 80’lerde olsa çoktan ortalık ana baba gününe dönmüştü ki iyi ki 2020’deyiz, insanlar bu konulara aşina olduğu için çok fazla zıvanadan çıkma durumları olmuyor. Sonuç olarak şu söylenebilir; bunca tecrübeden sonra bu gibi hassas konuların halen siyaset tarafından yedekte tutulması çok da şık değil. Söz konusu olan toplumun huzuru, siyaset bir puan üste çıkacak diye bu gibi konuların toplum gündemine getirilmemesi gerekiyor. Bir hata varsa giderilir, belki merkezi sistemden teknik olarak kaynaklanmış bir durumdur, belki değildir, ama önce onun netleşmesi gerekiyor, fakat bunu netleştirmeden adı bir siyasi parti ile anılan birini tutuklamak, sanırım sadece tartışmanın boyutunu büyütmeye yarar. Bu gibi tartışmaların boyutu büyüyünce de şimdiye kadar bir-iki milletvekilliği dışında kimsenin, hele hele toplumun fazla bir şey kazanmadığını en iyi Türkiye bilir. Siyaset yapılacaksa ekonomi ne durumda, eğitimde hangi aşamada, sağlıkta aksayan bir şey var mı, iç ve dış sorunlar neler, çözümleri neler olabilir, bu ve buna benzer ülkedeki herkesi ilgilendiren sorunlar üzerinde siyaset yapılmalıdır. Din de, cami de, kilise de bu sorunlardan biridir elbette ancak bir spor müsabakasını değerlendirme kolaylığında bu konuları sıradanlaştırmamak gerekiyor.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar