Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Van’da Nurcuların Kahvesi

1954 yıllarında Van’da, Latin harfler ile yazılan Risale-i Nurlar daktilo ile yazılarak çoğaltılır ve dağıtılırdı. Kur’an harfleriyle yazılan Risale-i Nurlar ise çok nadir bulunurdu.

O yıllarda Risale-i Nurlan’ın bulundurulması, taşınması, okunması ateşten gömlek gibi yakıcı ve tehlikeliydi. Risale-i Nurlan’ın Van’a girişini genellikle PTT memuru Cahit Ünsal sağlar, Molla Hamid dağıtımını yapardı. O zorlu yıllarda Risale-i Nur dersleri evlerde, camilerde ve üç beş kişinin toplandıkları kahvelerde gizlilik içinde yapılırdı. Risale-i nur kitaplarının bulunmadığı zamanlarda ise ceplerinde taşıdıkları küçük notları okuyarak ders yapılırdı.

O zamanlar Van Merkez Polis Karakolu’nun tam karşısında Ulu Cami’ye yakın köşede sıhhî tesisatçılık yapan Celal Alıcı’nın bir dükkânı vardı. Celal Alıcı daha sonraları, sıhhî tesisat işini bırakıp dükkânını Risale-i Nur’a daha çok hizmet etme amacıyla kahveye dönüştürdü. Böylece Van Nur Talebelerinin dersleri ve sohbetleri için bir yerleri olmuş oldu. Zamanla Vanlılar arasında bu kahveye “Nurcuların Kahvesi” diye anıldı. Böylece günün belli saatlerinde kahvede Risale-i Nur dersleri okunmaya başladı. Ders başladığında farklı masalarda Risale-i Nur’la alâkaları olmayanlar dahi sessizce kürsülerini çekerek sohbete katıldılar. Bazen ders halkası o kadar çok genişledi ki kahvede yer kalmadı.

Bazen de dâvetsiz misafirler meraklanarak halkaya dâhil oldular. Böylece Celal Alıcı’nın açtığı kahve kısa zaman sonra “Nurcular Kahvesi” diye bir adrese dönüştü. Kahve bölgede Risale-i Nurların okunduğu bir merkez halini aldı. Kahvenin müdavimleri: Molla Hamid, Hacı Ziya Mescioğlu, Hacı Reşid Övet, Hamid Kuralkan, Selahaddin Akyıl, İrfan Telli, Ruşen Altaylı, Şakir Coşkun, Muhiddin Toprak, İbrahim Ensari, Mesud Ensari, Nihat Duman, Fahreddin Sayı gibi kişilerden oluştu. Kahve bir zaman açık bir Risale-i Nur medresesi ve okul gibi hizmet gördü. Risale-i Nur derslerinin yasak ve tehlikeli olduğu o yıllarda kahve birçok hizmete vesile oldu. 

Koca Van şehrinde bir veya iki küçük kopya Risaleden başka kitap bulunmazdı. Şehir dışından Van’a gönderilen Risaleler gizlilik içinde Molla Hamid’e ulaştığında vakit kaybetmeden Kemal Kurdoğlu’nun petrol istasyonuna gider daktilo ile bunu yazdırarak çoğaltırdı.

Bir zaman sonra kahvede yapılan dersler katılımcıları için tehlike arz edince tedbir olsun diye evlerde gece dersleri yapılmaya başlandı. Sırayla gizliden gizliye her gün birinin evinde Risale-i Nur dersleri yapıldı. 

Bir müddet evlerde derslere devam edildi. Gün geçtikçe derse katılanların sayısı artınca müstakil bir yer aranmaya başlandı. Hükümet Konağı ile Devlet Hastanesi arasında bulunan Muhammed Nuri Güleşerin’in kullanılmayan küçük evi medrese olarak tutuldu. 1955 yılı içinde açılan bu medrese ufak tefek tamiratı yapıldıktan sonra içine tahtadan bir masa ve birkaç sandalye konuldu. 

Böylece korku, baskı ve imkânsızlıklar içinde Van’daki ilk nur medrese açılmış oldu. Medresede ders yapmak için herkes elindeki Risale-i Nurları medreseye getirdi ve dersler başlamış oldu. Medrese o kadar çok rağbet gördü ve sevildi ki Terzi Hacı Reşid Övet her öğlen dükkânını kapatır mutlaka medreseye gider ve bir ders yaptıktan sonra dükkânına dönerdi. Böylece medrese hizmeti sayesinde Nur Talebelerinin sayısı kısa zamanda arttı ve medrese hizmet için küçük gelmeye başladı. Yeni ve geniş bir medrese için Türkoğlu Sokağı’nda bir yer kiralandı. Böylece geniş ve rahat bir medreseye kavuşulmuş oldu.

Bediüzzaman Hazretleri, eski Said zamanında Horhor Medresesi’nde talebelerine fen ve din ilimlerini vererek onları iki kanatlı yetiştirmişti. Otuz yıl sonra Vanlılar Bediüzzaman Hazretleri’ni görmeden Risale-i Nurlarla tanışır ve ona talebe olurlar. Böylece Bediüzzaman Hazretleri’nin eski ve yeni talebeleri kol kola girerek imana aç gönüllere Risale-i Nurları taşıyarak imanlarının kurtulmasına vesile oldular.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar