Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Urfa seması kuş sesleriyle çınladı

Molla Abdülhamid, Bediüzzaman’a muhabbet besleyen talebelerine şefkatle kucak açan ve onları himaye eden bir zattı.

Risale-i Nurları okuduktan sonra Bediüzzaman’a birçok Arapça mektup yazdı. Cizreli şeyh Seyda’nın halifesi iken Risale-i Nurları tanıdıktan sonra artık Bediüzzaman’ın virt edindiği duaları okumaya başladı.

Ruslar, I. Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu’yu işgal edince bölgeden göçler başladı. Çok genç yaşta olan Molla Abdülhamid ve ailesi de Urfa’ya göç etti. Tahsili yarım kalan Abdülhamid Urfa’nın meşhur hocası Buluntu Abdurrahman Hoca’nın yanında tahsilini tamamladı ve onun yanında icazet aldı. Zamanla Urfa’nın yetiştirdiği en önemli âlimlerden biri olup yıllarca bölgede dersler vererek birçok öğrenci yetiştirdi.

Molla Abdülhamid 1960 ramazanın yirmisinden sonra Urfa Kadıoğlu Camii’nde itikâfa girdi. İtikâftayken Bediüzzaman’ın Urfa’ya geldiğini duydu. Şafii mezhebine göre “Çok zaruri bir sebep bulunmazsa itikâftan çıkılmaz!” sözüne binaen Bediüzzaman’ı çok ziyaret etmek istemesine rağmen bu konuda gereken fetvayı bulamadığı için onu ziyaret edemedi.

Molla Abdülhamid, Bediüzzaman’ı çok görmek istemesine rağmen ne yaptıysa o yolu bir türlü bulamadı. Sıkıntı ve yoğun düşünceler içinde o gece uyudu. Rüyasında Bediüzzaman’ı gördü. Rüyasında “Seyda, ben itikâftayım, çıkamadım, ziyaretinize gelemedim” dedi. Bediüzzaman tebessüm eden bir yüzle Arapça “fihivechün” dedi. Bu sözün anlamı “Bir yolu, bir fetvası vardır” demekti. Molla Abdülhamid birden uyandı ve rüya üzerinde düşünmeye başladı. Rüya olduğu için rüya ile şer’î meseleler noktasında amel edilemediği için ziyarete gitmeye cesaret edemedi. Molla Abdülhamid kendi kendine “Nasılsa Urfa’da çok kalacak” diyerek o gün de Bediüzzaman’ın ziyaretine gitmedi. O gün, akşam oldu. Gece sabaha doğru Bediüzzaman’ın talebeleri Molla Abdülhamid’in yanına geldi. Bediüzzaman’ın vefatından şüphelendiklerini söyleyince beraber yola çıktılar. İpek Palas otelindeki odasına geldiler. Molla Abdülhamid, Bediüzzaman’a baktığında onun vefat ettiğini söyledi.

Bediüzzaman, iki gece Urfalıların misafiri olmuştu. Bediüzzaman’ın naaşı Çarşamba günü İpek Palas Oteli önünde toplanan binlerce insan tarafından alınarak Dergâh Camii’ne getirildi. Defnedileceği yerin arka tarafında cenazesi yıkandı. Cenazeyi yıkayan Molla Abdülhamid’e, Vaiz Ömer, Hafız Rafi ve Bediüzzaman’ın talebelerinden Zübeyir Gündüzalp, Hüsnü Bayram, Abdullah Yeğin ve Hulusi Yahyagil yardımcı oldu. Bu arada Kurra Mehmet Hafız da kefeni biçip hazırladı.

Bediüzzaman vefat haberi duyulunca diğer şehirlerde bulunan Risale-i Nur talebeleri cenazeye yetişmek için yollara düştü. Defin, ondan sonra gerçekleşti. Bu arada Bediüzzaman’ın vefat ettiği gece Urfa, gökyüzünde garip kuş sesleri ile çınlandı. Urfalıların bir kısmı kuşları gördü, bir kısmı ise yalnızca onların seslerini duydu. Bu olaya şahit olanların bir kısmı gökteki kuş seslerini turna sesine benzettiler. Bir kısmı da şimdiye kadar böyle bir sesi hiç duymadıkları ifade ettiler. O gece sabaha kadar Urfa semalarında kuşların çığlık attıklarını, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen yüzlerce şahit hâlâ bunu söylemektedir. Kuşları gören kişiler, kuşların karın kısmının beyaz; sırtlarının ise siyah olduklarını ifade ediyorlardı.

Kaynak:

Abdulkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, Cilt-3 sayfa-1754-1756

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar