Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Ters Lalenin Gözyaşları

Ters Lalenin Gözyaşları

Ters Lale “Hüzün Çiçeği, Ağlayan Gelin, Ağlayan Çiçek, Güldexwin” gibi çeşitli isimlerle anılır. Ters Lale, binlerce yıldır Artos Dağı’nı mekân tutan binlerce çiçekten biri olarak tanınır. Ters Lale’ye: “Sen gül müsün? Çiçek misin?” diye soranlara Ters Lale: “Ben hem gülüm, hem çiçeğim.” diye cevap verir. Ters Lale, her yıl baharın gelişiyle Artos Dağı’nın zirvesinde yenide doğarak yerini alır. Ters lalenin en büyük özelliklerinden birisi dünyada yaşanmış tüm acılara, ayrılıklara ve hüzünlere bir anne yüreği şefkatiyle yaklaşarak gözyaşı dökmesidir.

Artos Dağı’na kış geldiğinde ise ters laleler ölür, tohum olarak yer altı sandığında bir hayat için güvenle saklanır. Artos’un karı eriyince ters lale saklandığı yerden çıkarak yeniden doğar. Yeryüzüne boy verdiğinde etrafındaki çiçekleri görünce sevinç ve sevgiyle onları selamlar.

Ters Lale, görüntü itibariyle diğer çiçeklere göre daha boylu daha gösterişli ve alımlıdır. O kadar güzel bir görüntü sergiler ki yaprakları sanki özel bir mektup gibi kendini sevdirir. Baharın gelişiyle Artos’taki kar, güneşin nazlı ışınları ile tavadaki yağ gibi eriyerek vadileri su ile doldurur.  Artos Dağı zirvesinde, bir orkestra eşliğinde ve panayır havası içinde çiçekler, güller ve binlerce bitki birlikte baharı karşılar. Artos Dağı, çiçekleri, gülleri ve envai çeşit otları milyonlarca yıllık bir ana gibi korur ve kollar.

Artos’ta boy gösteren Ters Lale, yaşanmış tüm acı ve hüzünleri bir sünger gibi içine çekerek gözyaşları ile acısını sürekli gösteren bir çiçektir. Herkesin uyuduğu bir gece yarısı diğer çiçekler Ters Lale’nin hıçkırıkları ile uyanır. Ters Lale’nin bu acı dolu hıçkırığının sebebi aldığı bir ölüm haberidir. Haber ilk olarak Artos dağı başında mesken tutan Ters Lale’ye gelir. Ardından haber Hakkâri’ye oradan Zagros eteklerine, Cizre ve İdil Dağları’na kadar ulaşır. Ardından Erek Dağı başındaki Ters Lale’lere kadar ulaşır. Urfa’dan gelen kara haber Ters Lale’nin yüreğini yaralar, gözlerinden yaş, acı ve hüzün olarak dökülür. Bu haber karşısında Ters Lale’ler başlarını önüne eğerek yas tutarlar. Ters Lale’ler kayıp giden manevi alemin yıldızı olan alimin yasını tutmaya başlarlar.

23 Mart gecesi manevi âlemden gelen titrek bir ses Bediüzzaman’ın vefat haberini verir. Bu haberin ardından Ters Lale öyle bir feryad-ü figan eder ki tüm çiçekler ona ne oldu diye soranlar. O da onlara: “Bediüzzaman Hazretleri vefat etti!” der. Haber kısa bir zaman sonra diğer dağ başlarındaki Ters Lale’lere kadar ulaşır. Binlerce kilometrelik alanda dağların en zirve noktalarında ikamet eden Ters Lale’ler, bir emir almış gibi başlarını önlerine eğip acı ve hüzün içinde yas tutarlar.

Ters Lale, diğer çiçeklerden farklı olduğunu şöyle ifade eder: “Bizler Ters Lale milleti olarak kalbi kırılan, zulme uğrayan, mazlum, ezilen, işkence gören ve sahipsiz birini gördüğümüzde içten ve samimi olarak gözyaşı döker, yaslarını tutarız.”

Ters lale öyle bir çiçektir ki dağların zirvesinde ikamet eden adil bir hükümdar gibi nerede acıyan ve kanayan bir yara görse o acıyı yüreğinin derinliğinde hissederek yaşar. Bediüzzaman Hazretleri de tıpkı ters lale gibi başkasının acı ve hüznünü kalbinde yaşardı. Bunu Kastamonu lahikası kitabının 76. Mektubunda: “Şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden biçarelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Üç dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiçbir haberim yokken, Avrupa'da, Rusya'daki çoluk çocuğa acıyarak tahattur ettim. O mânevî ihtarın beyan ettiği taksimat bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki: O musibet-i semaviyeden ve beşerin zâlim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir.

Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ı mâneviyeleri, o musibeti hiçe indirir. On beşinden yukarı olanlar, eğer mâsum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. Ve madem âhirzamanda Hazret-i İsâ'nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa'ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir  nevi şehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve  musibetzedeler, fakir ve zaifler, müstebit büyük zâlimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar.” diye yazar. Bundandır ki Ters Lale’ler, başkasının acısına kendi gibi ağlayan Bediüzzaman Hazretlerinin yasını tutar. Ters Lale’lerin tarih öncesi ve sonrası geleneğinden kaynaklanan mazlum, masum, dertli ve düşküne karşı şefkat dolu bir ruhları vardır. Bu ruh Hz. Hüseyin katledişinden Hz. Hasan’ın zehirlenmesine ve Bediüzzaman Hazretlerinin vefatı ve sonrasına kadar yaşanan acılara gözyaşı akıtmaya devam eder. Ters Laleler, 28 yıl boyunca tüm hakları elinden alınarak sürgünden sürgüne gönderilen Bediüzzaman için sürekli ağladı. Ona olan her türlü eza ve cefaya ağladı, onun hakkını gasp edenlerden hakkını geri almak için onları kâinatın sahibine havale ettiler.

Bediüzzaman Hazretleri ve Ters Lale şefkat ve merhametle yoğrulduklarından birbirlerine benzerler. Bu sebepledir ki Bediüzzaman Hazretleri imanının gereği olarak zulme uğrayanların acısına gözyaşı dökerken ters laleler ise yaradılışları gereği zulme uğrayan mazlumların acılarına ağlar.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar