Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Tepki adaleti..!

Savcılar, hâkimler gazete okur mu?

Okur herhalde, sonuçta hakkında karar verdikleri bireylerin, toplumun ve üzerinde yaşadıkları mekânın ne durumda olduğunu öğrenmek için basını yakından takip etmeleri gerekiyor, yoksa bunu başka bir biçimde öğrenmeleri çok zor.

Her şeyi iyi bilmeliler ve öğrenmeliler ki, yarın verdikleri kararlar kamuoyu vicdanını incitmesin!

Ha kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler öğrenirler ama yarın diğer gün karşılarına çıkacak herhangi bir davayla ilgili bu bilgiler sağlıklı karar vermelerine yardımcı olmaz.

Kararlarında, yanılma payları yüksek olur.

O zaman ne yapmalılar, savcılar ve hâkimler mutlaka, ama mutlaka basını yakından takip etmek zorundalar, öyle televizyonun karşınsa geçip bir iki magazin haberi dinlemekle olmaz bu iş, en azından birkaç gazete okumalılar.

Tabi bunu ben söylemiyorum, bir televizyon programında konuşan ve adliye konusunda uzman olan konuklar, hâkim ve savcıların gazete okumuyor olabileceklerini söyleyince ben de “acaba?” dedim kendi kendime...

Gazete okumak bu kadar önemliymiş demek..!

Peki, televizyon programındakiler neden böyle bir öngörüde bulundular dersiniz?

Şundan;

İşlediği suçtan dolayı bazı tutuklanması gerekenler daha emniyette, bazen de savcılıkta ve mahkemede serbest bırakılınca, tutuklanan bazı kimseler de kısa sürde serbest kalınca peşinden tepkiler gelmeye başlıyor.

Kadın kuruluşları, siyaset, sivil toplum kuruluşlarının basına yansıyan tepkileri ardından da bu serbest bırakılan kimseler tekrar tutuklanıyor.

Bu tepkiler, hâkimin belki kendinden çok emin verdiği kararı değiştirmesine neden oluyor.

Savcının sanıkla ilgili hazırladığı iddianame bile tepkilerden sonra başka bir şekil alıyor muhtemelen.

Tabi mahkeme, bu tepkilerden sonra kamu vicdanını rahatlatmak ve bir kaosu önlemek için daha yapıcı bir karar vermek zorunda kalıyor, “deliydi”, “divaneydi”, “sarhoştu” deyip, hemen apar topar karar vermekten kaçınıyor.

İşte galiba adalet denen olgu bu; kamu vicdanının ta kendisidir adalet, bir kişinin değil, çoğunluğun çıkarlarının gözetildiği andır adalet...

İlerde doğabilecek haksızlıkların, hukuksuzlukların önüne geçebilecek kararların icra edilmesidir adalet...

Kafa kol ilişkisinden, tarafgirlikten, telefon trafiğinden ve duygusallıktan uzak realist bir yaklaşımı içeriyorsa adalet, gerçek bir adalettir.

Vicdanları incitmeyen, toplumun ekseriyetinin olurunu alan yaklaşımlardır adalet...

Yoksa adalet, bir hâkimin, savcının okulu nasıl bir dereceyle bitirdiği, ne kadar deneyimli olduğuyla pek de ilgili değildir.

Toplumda verilen kararlar nedeniyle sık sık kaoslar yaşandığına tanıklık ederiz, kaosların yaşanmaması için galiba adliye uzmanlarının da işaret ettiği gibi bizim, diploma notu iyi olan değil, 'gazeteyi iyi okuyan' yargıçlara ihtiyacımız var.

Yoksa alınan kararlar hep böyle olursa, bunun adı kamu vicdanı değil, olsa olsa tepki adaleti olur...!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar