Prof. Dr. Ahmet Özer

Prof. Dr. Ahmet Özer

Mail: a.ozer@vanmed.net

PANDEMİNİN GELDİĞİ SON DURUM VE SÖYLENECEK SON SÖZ

Korona Virüsü diye de anılan Covit 19 bir anda bir pandemiye dönüşerek hepimizi eve hapsettmişti. Kendimiz ve sevdiklerimiz için kaygılandık. Dünya üzerinde milyonlarca insan bu virüse yakalandı ve enfekte oldu, yüzbinlerce insan öldü ve hala ölmeye devam ediyor. Ölüm korkusu bizleri de korkuttu, paniğe sevk etti, öyle ki topyekûn toplumsal bir travmayla karşı karşıya kaldık.

Dünya daha önce de salgınlar görmüş yaşamıştı, ama hiçbiri bunun gibi etkili, ölümcül ve yaygın olmadı. O yüzden “Hiçbir şey Korona öncesi gibi olmayacak” sözlerini sık sık duyar olduk. Lakin aynı sözleri Birinci ve ikinci Dünya Savaşları, büyük depremler ve yangınlar sonrasında da söylemiştik, hepsi olaylar sona erdikten sonra unutuldu gitti. Bu sefer de öyle oldu.

DERS ALINMADI!

İktidar yazın ve iki bayramda turizm gelirlerine göz dikti, insan sağlığını ikinci plana itti şimdi gelinen noktada maalesef salgın yeniden hortladı. Oysa bahar sonu vakalar azalarak binin altına ölümlerde onlu rakamlara gerilemişti. Şimdi gene vaka sayısı bin beş yüzleri, ölüm sayıları da günlük elli altmışı geçti. Umarız ve dileriz bu sefer gerekli ders alınır.

Bu virüs diğerlerinden farklı olarak, dünya çapında bazı kurumları, davranış kalıplarını sorgulamamızı da beraberinde getirdi. Örneğin küreselleşme denilen olgu bu virüsle adeta çöktü. Neo liberalizm, kapitalizm ve küreselleşme ile yaşadığımız çağın ulaşım ve iletişim olanakları salgını yaydığı kadar maalesef önlemede aynı mahareti gösteremedi. Bu kadar zaman geçti üzerinden hala da gösteremiyor.

KÜRESELLEŞME ÇÖKTÜ

Küreselleşme ve neo liberalizm bu salgınla sadece sorgulanmadı, yeni büyük anlatılara ihtiyaç olduğu da bir kez daha görüldü. Çünkü küreselleşme virüsü hızla yaydı ama önlemede aciz kaldı. Aynı aczi BM, AB, Dünya Sağlık Örgütü gibi ulus üstü kurumlar da yaşadı. Savaşlarda, ekonomik krizlerde gösterilen uluslararası dayanışma ve maharet bu krizde her nedense gösterilemedi. Her ne kadar her ülkenin kendi yağında kavrulması ulus devletleri tekrar öne çıkarsa bile bundan sonrası için yeni büyük bir modele ve bir büyük kosmogenia’ya ihtiyaç olduğu aşikar biçimde bir kez daha ortaya çıktı.

YÜZLEŞME GEREĞİ HASIL OLDU

Bununla birlikte birçok şeyle yüzleşme gereği doğdu. Bu virüs en başta kendimizle yüzleşmemiz gerektiğini hatırlattı. Doğaya ve onun üstündeki canlılara açgözlü yaklaşımımızı sorgulamamız gerektiğini hatırlattı. Yansıra çevremizle, devletle, siyaset kurumu ile, teknolojik gidişatla ve yaşadığımız temel sorunlarla yüzleşmemiz ve nereye gittiğimizi sorgulamamız gerektiğini bize hatırlattı.

Özellikle başata doğa ve çevre olmak üzere, ekonomik açgözlülüğümüze ve tüketim çılgınlığımıza bir son vermemiz gerektiği bilince çıktı. Bunlar olumlu çıkarsamalar olarak değerlendirilebilir. Bu musibet eğer doğaya bakışımızı değiştirip çevre bilincini artıracaksa bir musibetin bin nasihate bedel olduğunu doğrulamış olacaktır.

BİR ÇOK ŞEYDE DEĞİŞİM BAŞLADI

Devletlerin yönetme biçimlerinde, toplumsal davranış kalıplarında ve teknolojinin ön almasından başka asıl büyük alt üst oluş ve kriz ekonomide yaşanıyor, daha da yaşanacak. Bizim tahminlerimize göre Korona salgını önlenip yeni normale (aşamalı da olsa) geçildiğinde yaşanacak ekonomik tusunami birçok şeyi alt üst edecektir.

Kültürel kodlar değişecek, toplumsal yapı ve davranışlar bu süreçten etkilenecektir. Hızla ilerleyen dijitalleşeme ve teknolojik gelişme bu salgınla birlikte ileri boyutlar kazandı ve bunun devlet yönetimleri başta olmak üzere birçok şeyi değiştireceğini söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.

TEKNOLOJİK OLİGARŞİNİN VE İNSAN KODLAMASININ YOLLU AÇILDI

Ayrıca, bu pandemi bize devletlerin daha demokratik mi yoksa daha otokratik mi olacağı sorusunu sordurdu. Vatandaşlara çip takılacağı, yapay zekalı kameralarla takip edileceği, bir puanlama sistemine göre ödül ya da cezaya muhatap olacağı, bunun sonucunda makbul ya da kötü vatandaş olarak kodlanıp devletin olanaklarından buna göre yararlandırılıp yararlandırılmayacağı söz konusu. Eğer durum buysa artık kamusal ve özel alan ayırımının giderek ortadan kalkacağını, gözetlemeci devletlerin bunu yapabilmeleri için daha denetimci daha otoriter olacaklarını söyleyebiliriz. Bunu gerçekleştirmek için de vatandaşı özgürlük ve sağlık ikilemine zorlayacak, güvenlikleri için özgürlükten taviz vermeleri istenecektir.

Bu noktada insanlığın bir yol ayırımında olduğu muhakkak. Demokrasi mi teknolojik oligarşi mi? Eğer demokrasiden, özgürlüklerden, eşitlikten ve adaletten yana olan insanlar bu gidişata itiraz edip insan onuruna yakışır bir düzen kurmazlarsa o zaman dijital oligarklar dünyayı kendilerine göre dizayn edeceklerdir. İnsanları kobay olarak kullanacak, eşya gibi değerlendirecek, işleri bittiğinde de atıklara yaptıkları muameleye tabi tutacaklardır. Bütün bunları yapmak için sağlığı öne sürüp özgürlüğümüzü elimizden alabilirler. Amiyane deyimi ile ölümden tutup sıtmaya razı edecekler. Oysa sağlıksızlık ölümdür ama özgürlüksüzlük de esarettir. Ki çoğu yerde ölüm esaretten yeğdir.

DİJİTALLEŞME BİR ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRECEK

Dijitalleşme ve metal yakalıların artması sadece devlet yapılarını değil aynı zamanda iş ve ekonomik yapıyı da etkileyerek derinden değiştirmesi söz konusu. Sözgelimi orta vadede robotlaşma büyük çaplı işsizliği beraberinde getirecek, işsizler ordusu gereksiz ve faydasız kategorisine sokularak tecrit edilecek, belki de bertaraf edileceklerdir.

Pandemi sonrası yaşanacak ekonomik tusunaminin bu gelişmelerin boyutlarını da belirleyeceğini düşünüyorum. Çünkü bu salgın gezegeni durdurdu. Sadece insan sağlığına ve yaşamına bir saldırı olmadı, yaşam biçimi ve geçim biçimi ile ekonomik kaynaklara da saldırı oldu. Günlük yaşamla birlikte ekonomi önemli ölçüde durdu. Kültürel kodlar değişti.

BUNDAN SONRASI…

Bundan sonraki yaşam bir süre sağlık kaygısı üzerine inşa edilecektir. Sosyal yaşamı önemseyen halkımız sosyal mesafeli yaşama zorlanacak, mekanlar, ulaşım araçları, toplu eğlenmeler, düğünler, cenazeler, ayinler buna göre yapılacaktır. Bu alışkanlıkların tamamen yerleşmesi zaman alabilir, ama yerleştikten sonra da birer davranış kalıbı olarak kalıcılaşabilir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar