Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

“Namazı kıldırırken maaşı düşünmeyin”

Abdurrahim Kaya bir gece rüyasında Hz. Peygamberi (asm) görür. Rüyada kendisine “Bediüzzaman’a git, sana nasihat etsin” dedikten sonra hemen uyanır. Yatağına oturur ve rüyanın tabiri üzerinde uzun uzun düşünür. Günlerce rüyanın etkisinden kurtulamaz. Bir an önce Bediüzzaman Hazretleri’ni ziyaret ederek nasihat emrini duymak ister. Böylece her gün ona bir yıl kadar uzun gelir. 3-4 ay sonra müftülük imtihanı için arkadaşı Molla Ali Çalım’la Ankara’ya gider. Ankara’da yetkililer imtihanın altı ay sonra olacağını söyleyince Abdurrahim Kaya arkadaşına “Bediüzzaman Hazretleri’ni ziyarete gidelim mi?” diye sorar. Arkadaşı sevinçle kabul edince nerede olabileceğinin üzerinde soruşturmaya başlarlar.

Son aldıkları bilgiye göre Bediüzzaman Hazretleri’nin bir hafta önce Eskişehir’de olduğunu öğrenirler. Hemen yola çıkar Eskişehir’e giderler. Eskişehir de bir gece kaldığını ve Emirdağ’a gittiği duyumunu alınca o gece Eskişehir’de kalarak sabah erken saatlerde Emirdağ’a hareket ederler. Emirdağ’a vardıklarında bu defa da Afyon’a gittiğini söylerler. Afyon’a akşam saatlerinde vardıklarında bir otele yerleşirler. Otel sahibiyle kısa bir hasbihalden sonra “Üstadı tanıyor musunuz?” diye sorduklarında: “Bir hafta önce buradaydı Burdur’a gitti” der. Abdurrahim Kaya arkadaşı ile Bediüzzaman Hazretleri’nin Burdur’a değil de Isparta’ya gitmiş olabileceğini düşünerek, sabah namazından hemen sonra trenle Isparta’ya giderler. Isparta’ya vardıklarında uzun bir aramadan sonra karşılaştıkları birine “Meşhur Molla Said namında bir âlim var, onu arıyoruz” deyince “Burada öyle kimse yok” der, ama kısa bir süre sonra “Siz Bediüzzaman Hazretlerini mi kast ediyorsunuzz” diyerek onlara

Bediüzzaman Hazretleri’nin evini tarif eder. Nihayet evi bulurlar ve kapı ziline basarlar. Kapıyı Bayram Yüksel açar. Bediüzzaman Hazretleri’nin ziyaretçiler için kapıya yapıştırdığı yazıyı göstererek: “Ben çok hastayım. Risale-i Nur’un talebeleri dünyanın her tarafında bulunmaktadır. Uzakta bulunanlarla yakında bulunanlar arasında hiçbir fark yoktur. Arzu ederdim, fakat çok hastayım. Beni ziyaret etmek isteyen Risale-i Nur okusun. Her bir Risale on Said hükmündedir,” okur. Abdurrahim Kaya: “Üstad’ın emri başımın üstüne. Beni Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm) gönderdi, biz Van’dan geliyoruz, sen lütfen durumu Üstad’a bildir” deyince Bayram Yüksel isimlerini, nerden geldiklerini yazar onlara “Caminin kapısında bekleyin, on dakika sonra biz sizi çağıracağız” der. 10 dakika sonra Ceylan Çalışkan yanlarına gelerek onlara kabul edildiklerini söyler. Birlikte eve girerler. Abdurrahim Kaya ve arkadaşı başlarındaki şapkalarını çıkarır sarıklarını sararlar. Bu arada onlara 10 -15 dakikadan fazla kalmamaları söylenir. Abdurrahim Kaya içeri girdiğinde kalbi rüyadaki “nasihatı al” sözleriyle titremeye başlar.

Bediüzzaman Hazretleri somyada, yatağın üstünde yastığa dayanmış olarak oturur. Sakalı yoktur ve yüzüne kimse bakmamaktadır, ama Abdurrahim Kaya gözünü kaldırarak bakar. Bediüzzaman onlara “Beni 19 defa zehirlediler, hastalığım devam ediyor” dedikten sonra Zübeyir Gündüzalp’ı yanına çağırır ve konuşmalarını tekrar etmesini söyler, ama Abdurrahim Kaya konuşmaların çoğunu anlamaktadır. Bediüzzaman Hazretleri onlara nereli olduklarını ve kimleri tanıdığını sorar. Abdurrahim Kaya kendini tanıtırken Van deyince Bediüzzaman Hazretleri “Ben Nurşin’de, Erek Dağı’nda kalmışım” der. Daha sonra onlara ne iş yaptıklarını sorar. İmam olduklarını söyleyince onlara “Namazı kıldırırken maaşı düşünerek kıldırmayın, ihlâs zedelenir,” bir de “Dinsizler sizi aldatmasın” diye konuşmasına devam eder. Sonra duvarda asılı bulunan zarftan fotoğraflar çıkardı ve Zübeyir Gündüzalp’a vererek “Arkadaşlarına ver, baksınlar” der. Onlarda ilgiyle resimlere bakarlar. Bediüzzaman Hazretleri resimdekileri kast ederek “Bunlar Avrupa’daki Risale-i Nur Talebeleri” der. Daha sonra da Tarihçe-i Hayat kitabının sonunda bulunan resimleri gösterir. Bediüzzaman Hazretleri onlara “Yol paranız var mı, yoksa vereceğim” der. Onlar “var” dedikten sonra onlara “Isparta’da kalmayın, istasyona gidin, ikindi namazını kılın, tren gelir, siz de gidersiniz, bu yanımda olan talebelerim gibi sizi de kabul ediyorum. Siz de beni daima duânıza katın” der.

Abdurrahim Kaya ömrü boyunca Bediüzzaman Hazretleri’ne duâ etti. Yeni yazıyı okuyup okumadıklarını sorduğunda bildiklerini söyleyince, “Sözler’i çıkarken alın” der. Abdurrahim Kaya ve arkadaşı ayrılırken Bediüzzaman Hazretleri’nin elini öpmeye çalışırlar, ama elini öptürmez. Abdurahim Kaya Isparta’dan ayrılırken yüreği aylardır yanıp tutuştuğu “nasihat”ı yüz yüze görüşerek yüreğine yazar. Dışarı çıktığında kelebekler kadar huzurlu ve mutlu bir ruh haliyle memleketine doğru yola çıkar.  Abdurrahim Kaya altı ay sonra girdiği müftülük sınavını kazandı. Daha sonra Çatak, Beytüşşebap, Gürpınar, Muradiye, Pervari, Hani ilçelerinde 26 sene müftülük yaptı. Van Muradiye’de çalışırken 24 Kasım 1976’da deprem oldu. Depremde hanımı, kızı ve gelini göçük altında kalarak vefat etti. O da göçük altında kaldı, ama sağ kurtuldu. 1980 yılında emekli oldu. Medine’ye gitti ve 17 yıl özel dersler verdi. Sonra tekrar Van’a döndü. Âlim bir aileden olan Abdurrahim Kaya’nın dedesi de zamanında Siirt Müftüsü idi ve 8 yaşındayken Kur’ân’ı hatmetti. Abdurrahim Kaya, Molla Hamid Ekinci’nin de akrabasıdır. 1932 yılında Siirt Pervari’de doğan Abdurrahim Kaya 12 Ağustos 2016 tarihinde Van’da vefat etti. Hz. Peygamberin (asm) rüyasında ona “Bediüzzaman’a git, sana nasihat etsin” emrini ömrü boyu Risale-i Nur okuyarak anladı. Bediüzzaman Hazretleri ile görüşmesinde ona “Namazı kıldırırken maaşı düşünerek kıldırmayın, ihlâs zedelenir, namazın zaten farz, kıldırırken maaşı düşünmeyin, böyle yaparsanız ihlâsınız kırılmaz” nasihatini kendine rehber edinerek yaşadı ve o yolda göçtü.

Kaynak:  Ömer Özcan-Ağabeyler Anlatıyor- 8
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar