Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Lâdikli Ahmet Ağa ve Bediüzzaman

Yarbay Reşat Bey, Konya’da bir arkadaşına sohbet esnasında Bedîüzzaman Hazretleri’ni ve eserlerini anlatır. Arkadaşı Bediüzzaman ve eserleri hakkında anlatılanları inandırıcı bulmaz ve reddeder. Reşat Bey arkadaşına “Madem bana inanmıyorsun, gel birlikte Lâdik Köyü’ne gidelim, inandığın güvendiğin Ahmet Ağa’ya Bedîüzzaman’ı soralım.” der. Reşat Bey ve arkadaşı hemen yola koyularak Ahmet Ağa’nın yanına giderler. Ahmet Ağa’ya Bediüzzaman ve eserleri hakkındaki fikirlerini sorarlar. Ahmet Ağa: “Ben size onu nasıl anlatayım ki? O bizim gibi herhangi bir tarikat silsilesine bağlı değildir. O, ne Kutbü’l-Aktab’a, ne de herhangi bir kutba bağlıdır. O doğrudan doğruya Peygamberimizden (asm) feyiz alır ve ona göre hareket eder. Size bir hatıramla onun manevî makamını anlatayım. Bir gün Hızır (as) gelir. Eskişehir’de zelzele olacak, taş üstünde taş kalmayacak. Gel, Bedîüzzaman’a gidelim ve duâ etmesini isteyelim ki bu zelzele hafiflesin.” der. Sonra “Beraberce gidip, Bedîüzzaman’a vaziyeti anlattık. Bediüzzaman, “Haberim var, haberim var!” der. Hızır (as), “Dağlara gidip duâ edelim!” der. Bedîüzzaman, “Ben hastayım, siz dağlara çıkıp duâ edin, ben buradan duâ edeceğim!” der. Eğer onun duâsı olmasaydı, Eskişehir’de gerçekten taş üstünde taş kalmazdı.” “Bu sözleri dinleyen Yarbay Reşat Bey’in arkadaşı ikna olur. Sonraki yaşantısında Bedîüzzaman ve eserlerine taraftar olur. Lâdikli Ahmet, Konya’nın Sarayönü kazasının Lâdik Köyü’nden olup mübarek bir zat diye bilinir. Ladikli Ahmet I. Dünya Savaşı’nda, Gazze Cephesi’nde savaşmış, yaralanmış ve bir mağaraya sığınmış, Hızır Aleyhisselâmla görüşmüş, kerametleri zahir olmuş mübarek bir zat diye bilinmektedir. Lâdikli Ahmet Ağa, sonraki sohbetlerinde Bediüzzaman’ın sürekli olarak Eskişehir’e gitmesini şöyle yorumlar: “Bediüzzaman’ın sık sık Eskişehir taraflarına gittiği zamanlarda Eskişehir’de deprem olurdu. Onun için Bediüzzaman Eskişehir’e her gün sabah gider, akşam şehre girmeden şehrin dışında namaz kılar, duâ eder ve geri dönerdi. Lâdikli Ahmet Ağa; “Ona vazife verdiler. Sen duâ et, çünkü Eskişehir yıkılacak, taş taş üstünde kalmayacak, duâ et, Cenab-ı Hakk’a yalvar!” dediler. Hastayım diye özür beyan ettiyse de özrü kabul edilmedi. Onun için her gün Eskişehir’e gidip geliyor.” der. Lâdikli Ahmet Hüdai, 1888 yılında Konya’nın Sarayönü İlçesi’ne bağlı, Lâdik (Halıcı) Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Aslen Buharalıdır. 26 sene askerlik yapmış ve bir gazi olarak memleketi Lâdik’e dönmüştür. Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan Lâdikli Ahmet Hüdai, halk arasında uzun süre çobanlık yaptığı için “Çoban Ahmet” ya da “Lâdikli Ahmet Ağa” olarak tanınmıştır. Hızır (as) ile I. Dünya Savaşı sırasında Sina Cephesi’nde tanıştığı söylenir. Soyadı kanunu çıktığı zaman Elma soyadını almıştır. Ümmî biriydi, okuma yazması yoktu; ama zaman ve mekân duvarını aşan, bilginin ötelerine ulaşan “gayb adamı”, “gayb ricâlî” biri olarak kendisinden söz edilirdi. Halk arasında “işlerine güçlerine akıl sır ermeyen biri” diye tanınırdı. Lâdikli Ahmet Ağa, 8 Haziran 1969 tarihinde vefat etmiştir. Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı Lâdik Mahallesi’nde bulunan mezarlığa defnedilmiştir.  Vefatından sonra mezarı ziyaretçi akınına uğramıştır. Kaynak:  1- Mustafa Özdamar- Lâdikli Ahmet Ağa. 2- Necmeddin Şahiner- Son Şahitler-3.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar