Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Kuşların ekmek kavgası

Kuşların ekmek kavgası

Biz sosyal yaşamda olup bitenleri anlamaya çalışırken, aslında bunca didişmenin ekmek kavgasından kaynaklandığını kabul etmeyiz, daha büyük nedenlerin olduğuna inandırırız kendimizi; gerçi resme baktığımızda, karşımızda sadece ekmek tartışmaları yok, siyaset ve inanç tartışmaları da ciddi boyutlardadır, ancak tüm bunların da ekmek tartışmalarının içerisinde olduğuna akıl erdirmeyiz.

Oysa baktığımız zaman taşı yontarken de robot üretirken de insanın aslında hedefindeki temel şey ekmek, günümüz deyimi ile ekonomi ve bilvesile ayakta durabilme çabasıdır.

Siyaset de hemen hemen bu minvalde yapılır.

Mesela daha büyük topraklara sahip olma girişimi, teknolojiyi daha da geliştirme çabası ekonomik geleceği ve ekonomik gücü garanti altına alma girişiminden başka bir şey değildir.

Yaşamdaki inanç kısmına baktığımızda da, “rızkı veren Allah” diye bir tabirle karşılaşırız, “bereket Allah’tan” deriz; ibadet ederiz, ama diğer yandan "rızık" da bekleriz.

Yağmur duasına çıkarız, vs…

Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi ekonomik bir planlama yaparlar; karıncanın insanı imrendiren faaliyetini biliriz, arıdan tüm balı kesmez bir kısmını kış yiyeceği için bırakırız, evet ayı kış uykusuna yatar ama diğer canlıların da yaşamını sürdürebilmek için belli başlı çabaları kışın da sürer.

Belgesellerde izlemişsinizdir, tilkinin aç kaldığında kar altındaki fareleri nasıl gözetlediğini ve hızla havaya yükselip başını aynı hızla kara gömerek fareyi nasıl yakaladığını görmüşsünüzdür.

Aç kalan kurtların kırsaldan kentlere gelip yiyecek arayışları da, kovalamacalar arsında tam bir maceradır.

Peki kuşlar..?

Kuşkusuz bölgesel olarak değişir ama kış aylarında, bizim bölgemizde en çok göz önünde olanları serçe kuşları oluyor.

Özellikle de saçakları, samanlıkları, çöplük ortamları mekân tutarlar.

Kendilerinden daha iri avcı kanatlılara yem olmamak için dikenli çalılıklara sığınırlar.

Yiyecek bulmak için kıyasıya bir mücadeleye girerler.

Bulduklarında da kapmak için bu kez kendi aralarında ayrı bir mücadeleye girerler.

Biliyorsunuz, serçe kuşları daha çok toplu olarak hareket etmeyi severler, serçe kuşlarını tek başına görmek zor, onlarcası bir araya gelir, öyle hareket ederler.

İşte yiyecek buldukları sırada da onu kapmak için kıyasıya bir mücadeleye girerler, yiyecek yeterliyse fazla bir itiş-kakış olmaz ama yetersiz ise, yiyeceği bırakır önce birbirleriyle kıyasıya savaşırlar, ürken uzaklaşır, yiyecek de galip gelene kalır…

Karın yağması ile birlikte bugünlerde doğada bu yazdıklarımın aynısı yaşanıyor.

Özellikle kuşlar aç ve yiyecek bulmakta zorlanıyorlar.

Yiyecek bulamayınca da birbirleriyle kavgaya tutuşuyorlar.

Geçerken yol kenarlarında dahi gözleme imkânınız var.

Sanırım yapılması gereken en güzel şey, kendi açlığımız kadar onların da açlığını düşünmek…

Ürkenin de karnını doyurabileceği bir ortam yaratmak…

Yani doğaya sadece fazladan kalan yiyecekleri değil, stoktakinden de birazını doğaya bırakmak…

Eskide bu tür haberlere rastlardık, yabani hayvanlar için doğaya yiyecek bırakıldığı yazılırdı, şimdi de aynısını ve daha fazlasını yapmak gerekiyor.

Evet, ekmek ve imkânlar eski düzeyde değil, bir dönem çöpte ekmek kovalanırken şimdi çevrede ekmek kırıntısı bulmak zor, yine de bugünlerde herkes imkânı dâhilinde doğaya yiyecek bırakmalı...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar