Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Her şey bahar için…

Bahar aylarında, her bakımdan verimin önü açılır, tarımda, hayvancılıkta, sanayide, insan ilişkilerinde, kışın donmaya yüz tutan her şey bahar ayları ile birlikte canlanır…

Bahar, bir süre sonra yerini yaza bırakır;

Olgunlaşma dönemidir yaz, baharda ham olan her şey yaz aylarında giderek daha iyi bir kıvam bulur; gelişir, büyür, çoğalır.

Sonbahar ise, toparlanma dönemidir, hesap-kitap zamanıdır, çünkü bir süre sonra kendi gibi her şeyi donduran kış, yeniden kapıyı çalacaktır.

Tabi kış, bahara gebe bir mevsimdir, mevsimlerin en güzeline, kışın çekilen her zorluğun, sıkıntının, özlemin, acının son bulduğu bahar mevsimine…

O zamana kadar da hazırlıklı olmak gerekiyor...

Bahara sağ-salim ulaşmak için tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.

İşte o nedenle bu günlerde her yerde kışa yönelik hazırlıklar sürüyor.

Kırda yaşayan bilir ki kar yağdığında yollar kapanır, fırtına kopar, dolayısıyla ulaşım zorluğu çeker, normal zamanlardaki gibi istediği yere ulaşamaz, o nedenle çoktan önlemini almaya başlamıştır.

Gıdasından yakacağına, her tür giyecek ihtiyacına kadar stokunu yapmıştır.

Beslediği hayvanları için su, yiyecek temini için zaten yaz aylarından itibaren gereken çabayı göstermiştir, sonbaharda bunu biraz daha hızlandırmaktadır.

Hastalıklara karşı da kırda yaşayanların aldığı önlem bir başkadır sonbahar aylarında; hem insanlar hem de hayvanlar için evin bir odası da adeta “acil servis köşesi” gibidir.

O köşede türlü ilaçlar, merhemler, bitkiler, doğal ilaçlar bulunmaktadır…

Ve öyle ki, bir bakmışsınız bir süre sonra, bazı yerlerde okul yüzü görmemiş kadınlar hemşireliğe, ebeliğe soyunmuştur, tabi mecburiyetten…

Şimdi bu gibi yerler var mıdır acaba ama eskide ulaşım sıkıntısı nedeniyle ağrıyan dişini köyde kerpetenle, ip bağlayarak çekenleri duyardık.

Yine ulaşım sıkıntısı nedeniyle doktora gidemeyince, bazı acil hastalıklara okul yüzü görmeyen birinin müdahale ettiği anlatılırdı.

Hatta ortalıkta “halk doktoru” diye sözler dolaşırdı.

Yine kırsalda neredeyse her kadın, bir doğum uzmanı gibidir…

Yani bir yerde mecburiyetten…

Şehirde de durum, kırsalla ilgili kaba ayrıntıları ayıklarsak farklı değil, burada da her sonbahar ciddi bir kış hazırlığı olur.

İmkanlar bu sene her senekinden daha zor, her bir şeyin fiyatı amiyane tabirle ateş pahası, doğalgazı, kömürü, odunu, fiyatlar almış başını gidiyor.

Diğer yandan gücü yeten işini doktora bırakmaz, sağlam giysiler alır, evini, işyerini sıcak tutmaya çalışır, iyi beslenir.

Gücü yetmeyen de öyle ya da böyle bahara ulaşmanın bir yolunu bulur.

Şimdi kırda da şehirde de bahara ulaşmanın son koşuşturmaları var, gücü yeten de yetmeyen de baharın özlemiyle kışa hazırlanıyor.

Bahara duyulan özlem ise muhtemeldir ki zorluklara karşı yeni bir ufuğun gözükeceği inancından kaynaklanıyor. Düşen yeniden ayağa kalkar... Baharı umut etme fikri belki de doğaya sığınma içgüdüsünden kaynaklanıyor, çünkü doğa hiçbir beklentisi olmadan insanı kucaklar, sadece insanı mı, tüm canlıları tabi ki... Barındırır, yedirir, içirir, giydirir hatta, renklenir ve güler yüzle karşılar bağrındakini...

O nedenle çekilen her cefa sanki bahar için...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar