Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

HDP, Meclis yolunda neden mesafe alamıyor?

Son yapılan 14 Mayıs 2023 seçimleri bize gösteriyor ki HDP, Meclis yolunda bunca deneyime rağmen yeterince mesafe alamıyor.

Peki, neden?

Bir kere, AK Parti’nin ilk yıllarında denenen ‘Açılım Süreci’nden bu yana en son Yeşil Sol Parti adıyla seçimlere giren bu kulvardaki siyasi kadrolar hata üstüne hata yapmaya devam ediyor.

Öncelikle, ‘Açılım Süreci’nde ciddiyetten ve samimiyetten uzak bir tutum içine giren yönetim, bir şeyler rayına giriyor derken birden ortaya çıkan şiddet konusunda da net tavrını ortaya koyamadı, tam aksine birileri gocunmasın diye yakınlık da gösterdi.

En azından bir dönem ortaya çıkan koşullar ve oluşan zemin gereği AK Parti ile Meclis’te yer almak mümkün iken ipler MHP’ye teslim edildi.

Hemen akabinde de ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ sloganıyla belki Kürt sorununa en yakın duran parti ile ipler iyice gerildi. İpler gerildikçe MHP Meclis’te iyice koltuklara gömüldü ve diyebilirim ki MHP’yi iktidarda birinci derecede söz sahibi konumuna Kürtler adına siyaset yapanlar getirdi.

Hele hele daha da ileri gidilerek ‘Eş Başkan’ sıfatıyla ‘sırtımızı şuraya dayıyoruz buraya dayıyoruz’ gibi laflar edilmesi ve şehirlere hendekler kazılmasına bir yerde rıza gösterilmesi, bana göre HDP’yi siyasi bir intiharın eşiğine getirdi, ne var ki Kürt halkı tüm bu hatalara rağmen oylarıyla bu intiharı kısmen de olsa engelledi.

Meclis yolunda sorunların çözümü için bir mesafe almak mümkünken, şiddet ile legal siyaset ayırımı yapılamadı. Eş Başkanından en alt kademedekine kadar yönetim kadrosu duygusal davrandı, akılcı davranamadı.

Ülkede yaşanan sorunlarla ilgili kurulan her olumlu ve düzgün cümleden sonra yerli yersiz Abdullah Öcalan’a selam göndermek marifet sayıldı. Hatta çözümün muhatabının Öcalan olduğunu söylemek rekabet halini aldı. Eline mikrofonu her alan ‘muhatap Öcalan’dır deyip durdu.

Meclis’e gitmek isteyen ve adı silahlı örgütle anılan bir siyasi parti, çok gerekliymiş gibi her adımda o silahlı örgütü hatırlatan açıklamalar yapar mı, neden buna gerek duyar? Ama hep bu yol izlendi, halen de bir değişiklik yok.

Ve insanlar sormaya başladı: ‘Muhatap Öcalan ise siz ne diye ortalıkta dolanıyorsunuz, siz ne işe yarıyorsunuz?’

Tabi buna halen bir cevap yok, bu son seçimlerde de miting alanlarında aynı tutumlar sergilenmeye devam edildi.

Diğer yandan, kendini ‘sol’da konumlandıran HDP’nin, Türkiye’de gözü sadece ‘sol’u görüyor, bu tutumu nedeniyle de kendi tabanından itirazlara, serzenişlere, kaymalara neden oluyor, toplumun diğer kesimlerine de ulaşmasının önü kapanıyor, ama bu birilerini ilgilendiriyor mu, hiç sanmıyorum.

Meclis yolunda mesafe almada yaşanan bir diğer etken de kadrolar; Koltuğu kapan bir daha bırakmıyor. Her kes birbirine ‘başkan’ diyor. Bu belki basit bir kavram gibi gözükebilir ama yönetenlerin de ruh halini gösteren bir gerçekliktir bu aslında. Oysa en büyük demokrasi, eşitlik ve empati nüveleri bu partide kendini göstermeliydi. Çünkü beklenti bu yönde...

Haberleri var mı bilmiyorum ama bu hem merkez kadrolarında hem yerel kadrolardaki halktan kopuk, benmerkezci, kariyerist, çekişmesi ve itici tutum en çok tartışılan konulardan biridir şu an. İnsanlar resimde bir değişiklik istiyor ve bekliyor. Kısacası bir siyasi parti için en gerekli olan yenilenmek gayreti ve özeleştiri çabası burada hak getire ve insanlar bunu görüyor. Bu ise yeri geldiğinde bir tepki olarak sandığa yansıyor.

Bunlar önemli konular ve kamuoyunun dikkatinden kaçmayan hususlar.

Tabi HDP’nin pozisyonunu zora sokan ve Meclis yolunda ilerlemesini frenleyen bir diğer etken de Kandil’den yapılan açıklamalar.

Önce Demirtaş’a had bildirmeler, sonra da HDP seçmeninin Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy vermesi gerektiği şeklindeki açıklamalar ‘HDP eşittir PKK’ söylemlerini bir kez daha gündeme getirmiş oldu, başka da bir işe yaramadı. Oysa bir HDP yetkilisinin çıkıp kime oy verileceğini söylemesi yeterliydi. Bu işte kimse yerini henüz belirlememiş durumda. Ağırlık kimde belli değil.

Kısacası, ‘oyunu kuralına göre oynamak gerektiği’ gibi bir zorunluluk var ancak bunu çok da dikkate almıyor kimse.

Peki, tüm bu parçalar birleştirildiğinde, en doğru tavır konulduğunda, hiç hata yapılmadığında Kürt sorununu Meclis’te çözmek mümkün hale gelir mi?

Bunun zorluklarını herkes biliyor, elbette ki bu zaman isteyen bir konu, ancak madem Meclis yolunda ilerlemek istiyorsunuz, böyle bir yolda karar kılmışsınız, o zaman hatasız ilerleyeceksiniz. Oyunu kuralına göre oynayacaksınız. Çünkü böyle bir coğrafyada, böyle kaygan bir zeminde kendinizi doğru ifade edebilmek, hem haklarınızı kabul ettirmek hem de kabul görebilmek için hata yapma gibi bir lüksünüz yok.

Biraz empati, biraz da özeleştiri yeterlidir durumu kutarmak için…

Bunu beceren ilerler, beceremeyen de yerinde sayar...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar