Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Hayata kiracı olmak

Öğretmen Ali’nin babasını telefonla arayarak çocuğunun durumunu görüşmek üzere okula dâvet eder.

Baba okula gelir ve öğretmenler odasında öğretmeni ile görüşür. 

Öğretmen Ali’nin babasına:

- Ali sınıfta hiç kimse ile arkadaşlık kuramadığı gibi arkadaşlarıyla da sürekli kavga ediyor. Elimden geleni yapmama rağmen bu sorunu kendi başıma çözemediğimden sizi çağırdım. 

Ali’nin babası: Hocam Ali evde, sokakta, mahallede de buna benzer sorunlar yaşıyor. Bizler ne yapıyorsak onu bu yalnızlıktan ve sürekli şikâyetçi olmaktan kurtaramıyoruz. Demek ki Ali evde yaşadığı sorunların aynısını okulda da yaşıyor. Evde kardeşiyle de geçinemiyor sürekli şikâyetçi ve kavgacı biri olmuş. Annesiyle ne yapacağımızı bilemiyoruz, şaşırmış durumdayız. 

Öğretmen Ali’nin babasına: Meraklanmayın görüşmemiz çok iyi oldu. İyi ki görüştük el ele verirsek Ali’nin sorunlarını çözebileceğime inanıyorum. Öncelikle yapacağımız ilk iş öncelikli olarak Ali’nin kendini güvende hissetmesini sağlamak. Eğer Ali kendini güvende hissetmezse yapacaklarımızın hepsi boşa gidecek. Bu yüzden birlikte yapacaklarımızın sonuçlarını sabırla bekleyeceğiz. Önce Ali’nin doğru davranışlara sahip olması bizim zorlamamızla değil, kendi vereceği kararla olmalıdır. Bu arada uzun süre mızmızlanması ve her şeyden şikâyet etmesi devam edecektir. Kendini tam güvende hissedinceye kadar ona bir hastaymış gibi yardımcı ve destek olacağız. Ali eski alışkanlığını düşünerek yaptığı her işin beğenilmeyeceğini ve eleştirileceğini düşünerek kendini bizlere farklı göstermeye çalışabilir. Bu durumdaki çocuklar zayıf, âciz ve çaresiz olduklarından güçlü bir benliğe sahip olmayabilirler. Ali’ye böyle bakmalıyız. Onu bu zor durumdan el birliği ile kurtarabiliriz. Bu durumda olan çocukların zayıf bir benliğe sahip olmasının kaynağına inildiğinde sebep olarak karşımıza kişinin çocukluk yıllarında yaşadıkları çıkar. Ali’ nin şimdi yaşadığı bu yalnızlık ve mızmızlığı çocukluk yıllarından yaşadığı güvensizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Ali sürekli kaygılı olduğundan duygularını hürce yaşayamadığı gibi kimseyle de hissî bir bağ kuramıyor. Ondandır ki Ali sürekli tedirgin ve huzursuzdur. Tedirgin olan biri kendini emniyette hissetmez. Böylece bu duygu karmaşası içinde kendi duygularından emin olmadığından başkalarının beklentilerine göre yaşamaya başlar. “Başkaları ne der” düşüncesiyle hareket eder. Hep beraber Ali’yi hayatla kopuk olan bağlarını yeniden bağlamalıyız. Tıpkı telefon ağı gibi sağlam ve güvenli bir bağ kurmalıyız. Güven olmayan yerde ne dostluk ne arkadaşlık ne de insanlık olur. Açıkçası bu durumda olan çocuklar kimse ile bağ kuramaz kurmaya çalışsa da başarılı olamaz. Hayatla bağ kopunca ardından yalnızlık ve şikâyetler gelir. Ali’yi rahatlatmak için önce annesi sonra sizinle güven içinde bir bağlanmaya girmesi lâzım. Aranızdaki güvensizlik kalkınca kararmış hayatı yeniden aydınlanacak. Şunu iyi bilmeliyiz ki güvensizlik hayatta kiracı olmak gibidir. Güven içinde olmak ise ev sahibi gibi sahiplenerek bağlanmaktır. Çocuklarımız dünyaya geldiği ilk anda annesiyle ilk bağlanması gülen gözleri ve tebessümüyle olur. Anne çocuğun gözlerine bakarken aynı zamanda yüreğine de seslenir. Ona sen güvendesin seni seviyorum hoş geldin dediğinde çocuk işte o anda hayata bağlanır. Çocuk hayata bağlanınca işte o zaman hayat bir anlam kazanır ve hayat yolunda güven içinde korkusuzca yürür.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar