Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Fuat Sezgin’in Fiili Duası

Fuat Sezgin, 27 Mayıs 1960 yılı darbesi sonrası bir gün evinden enstitüye gidiyordu. Yolda gazete satan bir çocuk: “Yazıyor yazıyor 147 profesörün üniversiteden atıldığını yazıyor.” dediğini duyunca hemen bir gazete aldı. Listede adını görünce gazeteyi çantasına koyup enstitüye değil de Süleymaniye kütüphanesine gitti ve kitap okumaya başladı. Öğrencileri enstitüye gelmediğini görünce onu aramaya başladı. Sonunda onu kütüphanede bulurlar. Fuat Sezgin kütüphanede olduğu süre içinde Almanya ve Amerika’daki üniversitelerde görev yapan birkaç dostuna mektup yazdı.

Bir müddet sonra üç üniversiteden davet aldı. Darbe sonrası Fuat Sezgin’in Demokrat Parti milletvekili ağabeyi Servet Sezgin, Yassı Ada’da yargılanarak Kayseri Cezaevi’ne gönderildi. Bu sıkıntılı durum içinde Türkiye’ye yakın olması itibariyle Frankfurt Üniversitesi’nin teklifine evet dedi. Fuat sezgin bir valiz eşyasının yanında İslam bilim tarihi çalışmalarını da toparlayarak Frankfurt’a gitti.

Üniversite’nin onu altı aylığına çağırdığını son aylarda öğrendi. Birkaç ay sonra işsiz kalacağına üzülmedi ve hiçbir şey olmamış gibi işine devam etti. Bir gün Frankfurt’a gelmesine yardımcı olan arkadaşı ile sohbetinde: “Bugüne kadar her şeyi daima planlayarak yaptım. Ne yapmak istemişsem de yaptım ve tüm işlerimde de başarılı oldum. 1960 askeri darbesi ile balığın üzerine atılan bir ağ gibi tüm hayatımın bir anda rehin alındığı hissine kapıldım. Kendimi çok kudretli biliyordum ve şımarmıştım. İnsan olarak irademin de bir sınırı olduğunu daha yeni anladım. Artık hayatımla ilgili garantili ve uzun planlar yapmıyorum.” dedi.

Böylece Fuat Sezgin, üniversitedeki altı aylık süresinin bitimine kısa bir süre kala bile ileriye dönük hiçbir hesap yapmaz. Yarın ne olacak diye düşünmez ve bilimin bereketli ocağına odaklanarak çalışır. Onun Frankfurt Üniversitesi’ne gelmesini sağlayan arkadaşı bir ateistti. Arkadaşı onun bu rahat halini görünce: “Ben bir ateistim. Allah’a inanmıyorum; fakat bu kadar inançlı olmana gıpta ediyorum.” der.

Birkaç hafta sonra bir üniversite ona ordinaryüs profesörlük unvanını verme teklifinde bulunur. O bu bölümde faydalı olmayacağından teklifi kabul etmez. Ordinaryüs profesörlük teklifi yapan hoca ona küser. Küskünlüğü ta Kral Faysal ödülünü kazandığı 1978 yılına kadar sürer. O ödül törenine gelir ve Fuat Sezgin’i kucaklayarak: “O gün odanızdan kızarak çıkmıştım ama şimdi anlıyorum ki siz haklıydınız.” diyerek onun azmine ve çabasına hayranlığını gizlemez.

Bilimin şefkatli ve bereketli kucağı ona kısa süre sonra tüm kapıları açar. Üniversite, yazdığı bir kitabını doçentlik tezi olarak kabul eder ve dört ay sonra da ona profesörlük unvanı verir.

Fuat Sezgin İlkokulu Ağrı’da ortaokul ve liseyi Erzurum’da okur. 1943 yılında Erzurum lisesinden mezun olunca mühendislik okumak niyetiyle İstanbul’a gider. Mühendislik kaydını yaptırmadan önce bir akrabası onu bir Alman âlimin seminerine götürür. Salonda dinleyici olarak üç dört kişi ancak vardır. O seminer sonrası Fuat Sezgin’in mühendislik okuma fikri Kafasından çıkarır ve semineri veren hocanın öğrencisi olmaya karar verir. Böylece Fuat Sezgin İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nde Alman şarkiyatçı Helmut Ritter'in öğrencisi olur ve tavsiyesi üzerine İslam bilimlerine yönelir.

Böylece Fuat Sezgin’in bilim yolundaki zorlu yolculuğu başlamış olur. Fuat Sezgin bilim adamı olma yoluna girdiği o günden itibaren hayatı boyunca tüm randevularına vaktinde gider. Yalnız üç randevusuna vaktinde yetişemediği için ıstırabını sürekli yaşadığını da dile getirir.

Alman ordusunun 1943 Yılında Bulgaristan’a kadar ilerlemesinden dolayı Türkiye’de üniversite öğretimi askıya alınca Ritter, Fuat Sezgin’e bu uzun arayı değerlendirmesi için ona Arapça öğrenmesini tavsiye eder. Fuat Sezgin, Cerîr Ettaberî’nin tefsirini Türkçe meali içeren kitaplarla karşılaştırarak zor bir dille yazılan tefsiri anlayarak altı ay boyunca her gün 17 saat Arapça öğrenmeye çalışır. Altı ayın sonunda Taberî tefsirinin Arapçasını gazete okur gibi okumaya başlar. Fuat Sezgin’in Hocası ona günde kaç saat çalıştığını sorduğunda Fuat sezgin, günde 13-14 saat çalıştığını söyler. Hocası ona, ‘bu tempoyla bilgin olamazsın eğer bilgin olmak istiyorsan buna birkaç saat daha eklemelisin’ der. Bunun üzerine günlük çalışma saatini 17 saate çıkarır.

Fuat Sezgin 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerine doktora yapar. 1954 yılında doçent olur. Cabir ibn Hayyan konusunda 1965'te yazdığı ikinci doktora tezini Frankfurt Üniversitesi “Institut für Geschichte der Naturwissenschaften”a sunar ve bir yıl sonra profesör unvanını kazanır.  Fuat Sezgin, aynı yıl kendisi gibi şarkiyatçı olan Ursula Sezgin ile evlenir ve 1970 yılında hilal ismini verdikleri bir kızları dünyaya gelir. 

İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar sahasında yazılan en kapsamlı eser olan Arap-İslam Bilim Tarihi'nin ilk cildini 1967'de tamamlar ve yayınlar. Bu eserin 18. Cildini yazarken vefat eder.

Fuat Sezgin’in geçmişiyle ilgili fazla bilgi bulunmaz. Ancak ailesinin aslen Şirvan’ın Kurmaz köyünden olduğu rivayet edilir. 24 Ekim 1924 yılında Bitlis’te doğan Fuat Sezgin Ağrı’da İlkokulu, ortaokul ve liseyi de Erzurum’da okur. Babası Müftü Mehmet Mirza Sezgin, 1939 tarihinde Doğubayazıt ilçe müftülüğü yapar ve 1943 yılına kadar bu ilçede kalır. Doğu Beyazıt’ta vefat eder ve şehir mezarlığına defnedilir. Doğu Beyazıtlıların ifadesine göre Prof. Fuat Sezgin ve kardeşi eski Enerji Bakanlarından Çanakkale Milletvekili Rafet Sezgin 1970’li yıllarda Doğubayazıt’a gelerek babalarının kabrini ziyaret ederler.

27 dil bilen Fuat sezgin, kitaplarını yazmak için 60 ülke kütüphanesini gezer. İlk defa İslam’da Kimya Tarihi kitabını o yazar.  Hayatı boyunca yaklaşık 1400 kitabın yazımında emeği geçer. Fuat Sezgin, kısa bir ömürde yaptığı işlere bakınca tek başına birkaç üniversite kadar çalışmış dev bir bilim insanı olarak hafızalarda yer eder. Fuat Sezgin bildiği 27 dilden 9’u ile akademik yazı yazar. 70 yaşını geçtikten sonra kendini fazla yormamak için günlük çalışma süresini 17 saatten 15 saate indiren bir mecânîn-i kütüb/bibliyoman yani kitap delisidir.

Doğu ve batı kanatları olan bir zülcenaheyndir. Bu kapsamlı eserinin 18 cildinde bulunan konulardan bazısı şöyledir: Kur’an ilimleri, hadis ilimleri, tarih, fıkıh, kelam, tasavvuf, şiir, tıp, farmakoloji, zooloji, veterinerlik, simya, kimya, botanik, ziraat, matematik, astronomi, astroloji, meteoroloji ve ilgili alanlar, dilbilgisi, matematiksel coğrafya, İslâm’da kartografa, İslam felsefe tarihi. Zooloji tarihini de ilk defa o yazdı. İlk defa meteoroloji tarihini de o yazdı. İlk defa matematik ve coğrafya tarihini de yazdı. İslam dünyasının en büyük alimlerinden bir olan Cabir İbni  Hayam’ın: “Allah insana kainatın bütün sır perdelerini yırtacak kabiliyeti vermiştir. ”yani beşer bu kainatta her sırrın çözümüne ulaşabilir sözünü kendine esas yaparak son nefesine kadar bu doğrultuda çalıştı.

İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi'nin faaliyetlerini desteklemek amacıyla 2010'da Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı’nı kurdu. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi bünyesinde kurulan Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü ise 2013 yılında faaliyetlerine başladı. Frankfurt´ta kurduğu İslam Bilim Tarihi müzesinde 800’den fazla alet vardır. Müzede, İslam- kültür çevresinde yetişen bilim insanlarının buluşlarını bilimsel alet, araç ve gereçlerinin yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı sekiz yüzden fazla örnekleri sergiledi. Aynı binada hayatı boyunca dünyanın her yerinden büyük bir özenle, zorluk ve sıkıntılara katlanarak aldığı 45. 000 cilt kitap ve 10.000 adet mikrofilmle kurduğu Bilimler Tarihi Kütüphanesi bulunur.

Bazı kitapları, sahasında orijinal ve tek nüsha olma özelliğini taşıdığından bu kütüphanede İslam Bilimler Tarihi açısından dünyada tek olma özelliğine sahip, koleksiyon bir ihtisas kütüphanesidir. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in olağanüstü gayretleri ve çalışmalarıyla ikinci bir müze ise 2008 tarihinde içerisinde yaklaşık 700 eserin olduğu ve bu eserlerin tamamına yakını bağış olarak kazandırılarak İstanbul Gülhane Parkı içerisindeki binada kurulur.

Prof. Dr. Fuat Sezgin, yaşamı boyunca Uluslararası çeşitli akademilerin üyesi oldu. Bunlardan bazıları; yaşamı boyunca Kahire Arap Dili Akademisi, Şam Arap Dili Akademisi, Fas Rabat Kraliyet Akademisi, Bağdat Arap Dili Akademisi, Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyeliği de dâhil olmak üzere çok sayıda önemli ödül ve nişan aldı. Fuat Sezgin ayrıca Erzurum Atatürk Üniversitesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, Kayseri Erciyes Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi. Ayrıca Frankfurt am Main Goethe Plaketi, Almanya Birinci Derece Federal Hizmet Madalyası, Almanya Üstün Hizmet Madalyası, İran İslami Bilimler Kitap Ödülü, Hessen Kültür Ödülü ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü aldı.

Prof. Dr. Fuat Sezgin'in öncülüğünde kurulan İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi de üstün nitelikli eser ve ortaya konan özgün çalışmalardan dolayı kurum statüsünde Kültür ve Turizm Bakanlığı 2016 Özel Ödülü'ne layık görüldü. 30 Haziran 2018'de tedavi gördüğü hastanede 94 yaşında hayatını kaybetti. İstanbul Gülhane parkı içindeki İstanbul İslam bilim teknoloji tarihi müzesinin yanına defnedilir. Ardından da, kıyamete kadar takdirle anılacak bilimsel eserler bıraktı. İmkânsız görülen başarılarını nasıl elde etti diye sorulan soruya fiili dua ederek oldu.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar