Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Eski yöntemlere geri dönerken

Eski yöntemlere geri dönerken

Hükümetin bu son dönemini saymazsak 3 dönemini eskinin haklı eleştirisi üzerinden sağladığını söylememiz mümkün.

Hükümetin ilk yıllarını hatırlayanlar, ilk yaptıkları eleştiri, sağlıkta, eğitimde ve ekonomide izlenen yanlış politika üzerineydi, iktidara geldiklerinde bunun altını dolduracaklarını ve hizmeti bu çizgide götüreceklerinin teminatını vermişlerdi.

İkinci yaptıkları eleştiri, darbeler, sıkıyönetimler ve olağan üstü hal uygulamalarıydı.

Tutuklamalardı, gözaltılardı…

Aydınlara ve basına yönelik baskılardı, hatta şiir okuduğu için tutuklanan Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan bu tür bir mağduriyet söylemiydi…

Sonra 90'lar eleştirildi, "Kürt sorunu vardır, çözeceğiz" dendi, Alevi konusu, vakıflar konusu, azınlıklar meselesi bir bir ele alınacak dendi, kısmen de alındı, alınmadı değil.

Başörtüsü konusu açıkça izah edildi ve belki de şimdi sadece bu mesele hal edilmiş de oldu.

"Derin devlet" söylemi üzerinde yargılamalar oldu, emniyet ve ordu bir anlamda elekten geçti.

Komşu devletlerle ilgili eski "düşman" duruşu, "dost" bir çizgiye çekilmeye çalışıldı, Yunanistan, Kıbrıs Rumları, Ermenistan ve yine eski dış politikada sıkıntılı olan ülkelerle iyi diyalog yolu arandı.

Dersim üzerinden Kemalizm'in eleştirisi ve Kürt halkına karşı bir özür dileme dönemi dahi yaşadı bu hükümet.

Ve özellikle Kürt meselesinde, cumhuriyet tarihinin görmediği bir takım değişikliklere azımsanmayacak bir yönelim oldu.

Ayrıntıları dışta tutarsak, en azından o zamana kadar konuşulması suç olan bir dilin serbestçe ifade edilmesinin önü açılmış oldu.

Ancak bir gelişme tüm bu iyi gidişatı bir anda tersyüz etti, Suriye'de son zamanlarda izlenen yanlış politika iç siyaseti de sıkıntıya soktu, özellikle PYD'ye yaklaşım, "çözüm süreci" konusunda da dönüm noktası oldu denilebilir.

2014 yılından itibaren iç ve dış siyasette izlenen politika belki de sadece bu nedenle yerini eskiye dönüşe bıraktı.

Evet, şu anda ülkeyi yönetme biçimi eskiye dönülmüş vaziyette, belki birkaç kumaş fazlasıyla…

Fazlasını şöyle izah etmek mümkün;

Ülkenin en sıkıntıda olduğu 90'lı yıllarda hiçbir hükümet döneminde, Demirel, Ecevit, Çiller ya da Erbakan'ın başbakanlığındaki hükümetler dönemlerinde "vatandaşlıktan çıkaracağız" gibi bir söz edilmedi.

Ama şimdi ediliyor.

Hem de "teröre destek verenler" adı altında.

Artık bu nasıl tespit edilecekse…

Çünkü yazıyla, çiziyle, sözle destek verdiği belirlenenler de "terörist" kategorisine dâhil edilmeye çalışılıyor.

Vatandaşlıktan çıkarma işlemiyle en son 12 Eylül 1980 darbesi sırasında karşılaşmıştık.

Daha önce dağda olan çatışmalar şimdi şehirlere inmiş vaziyette, çözüm ise 90'ları da aşan sertlikte çatışmada aranıyor.

Bu konuda bir uzlaşma yolu düşünülmüyor.

Diğer yandan dün "vardır" denilen Kürt sorunu için şimdi "yoktur" deniyor.

Ermenistan'la ilişkiler yeniden gerildi.

Yunanistan'daki iyimser hükümet olmasa kim bilir burayla ilişkiler nasıl olurdu?

Son dönemde sadece bir tek garipsenen bir şey oldu, o da kanlı bıçaklı iken İsrail ile sınırlı bir konuda yapılan görüşmeler.

O görüşmelerin de akıbeti konusunda şu anda kimsenin bir bilgisi yok.

Peki, eskiye dönmekle iyi mi oluyor?

Ülkenin içine girdiği gergin havaya baktığımızda, yaşanan toplumsal gerginlik, gerileyen ekonomik göstergeler, sağlıkta, eğitimde, turizmde yaşanan sıkıntılar, yabancı ülkelerin kendi vatandaşlarını geri çağırması, patlamalar, katliamlar, türlü türlü senaryolar ve TBMM'de yükselen tansiyon, eskiye dönüşün o kadar da sağlıklı bir tutum olmadığının birkaç kanıtı.

Bu yolda ısrar mı edilecek, yoksa yanlıştan dönülecek mi, sanırım siyasetin cilvesi bunu belirleyecek, ancak eskinin iyi yöntemler olmadığını hatırlatmak gerekiyor.

Yazı Tarihi: 08 Nisan 2016 Cuma

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar