Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Çocuk ve ailenin güç savaşı

Bu yıl ana sınıfa gideceğimden okul servisi beni evden alacak. Annem babamın kol kanat geren gözleri yine üzerimde olacak.

Ailenin tek çocuğuyum. Beni çok seviyorlar ikide bir kucaklayıp, sarıp öpüyorlar. Benimle çok mutlu olduklarını anlıyorum. Geçenlerde: “Kumandalı robot istiyorum.” dediğimde. Onlar: “Evde çok oyuncağın var.” dediler. “Ben istiyorum.” dedim. Onlar: “Daha dün sana kumandalı kamyon aldık ya!” dediler. Ses tonumu yükselterek: “İstiyorummmm!” dedim. Ağlamaya başladım. Beni ikna etmeye çalıştılar. Mutfaktaki tabak ve bardakları kırmaya başladım. Annem: “Bağırma evladım, komşular duyacak; bizi rezil edeceksin.” dedi. Bağırarak ağlamayı sürdürdüm, kapıyı tekmelemeye başladım. Oyuncağımı alma ihtimalim zayıflayınca kendimi yüzükoyun yere atarak ağlayıp, bağırarak, gömleğimi yırtmaya çalıştım. Annem üzgün, çaresiz ve utanmış bir halde etrafına bakıyordu. Gözleri yaş doluydu. Bir ara yumuşadığını hissettim. Ben de ağlama ve bağırma tempomu yükseltim. Annem: “Tamam tamam! Oyuncağını alacağım, sus! Beni rezil ettin utanmaz çocuk!” dedi.

Okula gittiğim ilk gündü. Öğretmenim sınıftan lavaboya giderken terlik giymemiz gerektiğini söyledi. İlk derste lavaboya terlik giymeden gittim. Öğretmen yanıma gelip terliği giymem için ısrar etti. Ben de “Giymem!” dedim. Ağladım, öfkeli bir şekilde yapmayacağımı söyledim. Bağırdım, çağırdım. Tüm okul başıma toplandı. Öğretmenim annemi telefonla arayarak okula gelmesini söyledi. Annem sınıfa geldi. Bana sarıldı, öptü. Öğretmenle konuştu. Bir ara birbirlerine bağırdılar. Annem öğretmene: “Ben bu çocuğun bir dediğini iki etmedim.” diyordu. Annem sinirli bir halde elimden tutarak eve götürdü; ama ben okulda kalmak istiyordum. Babam maç izliyordu. “Çizgi film izleyeceğim.” dedim. Babam: “Olmaz!” dedi. Annem: “Çocuğu üzme, çizgi film izlesin.” dedi. Annem ısrarcı olunca babam celallendi ve birbirlerine bağırdılar. “Çizgi film!” dedim, ağladım. Annem babama: “Ağlatma çocuğu, bugün okulda zaten çok ağlamış. Bebeğimi ağlatma.” dedi.

Babam ceketini aldı, ayakkabısını giydi, kapıyı çarparak dışarı çıktı. Babamın dışarı çıkmasına çok üzüldüm; ama emelime de ulaştım. Birkaç gün sonra annem beni sınıfıma geri getirdi. Öğretmen yanıma gelerek: “Hoş geldin.” dedi. Elini omzuma atıp gülümseyerek lavaboya gittiğinde terlik giyeceksin, izin almadan sınıfın dışına çıkmayacaksın, yoksa sana oyuncak vermem.” dedi. Öğretmene baktım, çok ciddi konuşuyordu. “Ağlasam da bana aldırış etmeyecek.” diye düşündüm. Ne yaparsam yapayım öğretmen bildiğini yapacak. Öğretmen anne babama benzemiyordu ”Tamam öğretmenim.” dedim. Öğle yemeğinde bize patates, yumurta, peynir, meyve suyu ve ekmek verdiler. Yemeğimin çoğunu yemedim, yemeği ellerimle yedim. Ellerim kirlenince öğretmen: “Hadi ellerini yıkayıver.” dedi. Bekledim, yıkamak istemiyordum. Öğretmen: “Kalk!” dedi. Diğer öğrencilere de: “Ellerinizi yıkayın.” dedi. Onlar kalktılar, ellerini yıkadılar, kâğıt havluyla ellerini kurulayarak çöp kutusuna attılar. Ben bekledim. Öğretmenin yüzü asıldı. Bana kararlı bir şekilde: “Ellerini yıkamazsan, bugün bahçede top oynamana izin vermeyeceğim. Böyle devam edersen arkadaşların bahçede top oynayacak, sen sınıfta oturacaksın” dedi. 

Baktım ki öğretmenimin ağlamalarıma, bağırmalarıma aldırış ettiği yok. Yavaş yavaş kalktım, lavaboya doğru yürüdüm, ellerimi yıkadım ve kâğıt havluyla kuruladım. Sınıfa geldim yerime oturmak üzereyken, öğretmen bana dönerek: “Çocuklar arkadaşınız ellerini yıkadı ve kuruladı, çok güzel bir davranış sergiledi. Onu alkışlayalım.” dedi. Tüm öğrenciler beni alkışladılar. Öyle güzel bir şey oldu ki, ilk defa yaptığım bir şeyden zevk aldım. Öğretmenim bana gülümsedi. Ben de utana sıkıla başımı önüme eğerek gülümsedim ve yerime oturdum. Neleri yapıp, neleri yapmayacağımı her geçen gün daha iyi öğrendim: ellerimi yıkamayı, terliği giymeyi, sınıfın dışına çıkmak için izin istemeyi, parmak kaldırmayı ve özür dilemeyi galiba birey olmaya başladım.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar