Misbah Eratilla

Misbah Eratilla

Mail: m.eratilla@gmail.com

Çocuğun eğitim yükünü kim çeker?

Çocuğunu birinci sınıfa kaydedecek olan Asım’ı okulların açılmasına az bir süre kala bir telaş sardı. Çocuğuna hem iyi bir öğretmen hem de iyi bir okul arayışına girdi.

Arama sonrası iyi bir öğretmenin evlerinden uzak bir okulda olduğunu bir dostundan öğrendi. Ancak çocuğunu bu okula kaydetmek için bazı engeller vardı. Bu engellerden biri okulun kayıt alanı dışında olmasıydı. Çocuğun adresini okulun bulunduğu mahalle içine taşıması gerekiyordu. Asım, dostlarını devreye koyarak adres değişikliğini birkaç gün içinde yaptı ve çocuğunun kaydını istediği okul kayıt alanına düşürdü. Okul kayıt alanında görülen çocuğun resmi kaydı okul tarafından yapıldı. Böylece Asım çocuğuna iyi bir öğretmen ve iyi bir okulu bulma çalışması son aşamaya geldi. Kayıt esnasında bir yanlışın olmaması için Asım, dostlarını devreye koyarak istediği öğretmenin sınıf listesine çocuğunun ismini yazdırdı. Asım, bu defa servis arayışına girdi. Servis işini de tamamlayınca okulların açılacağı günü beklemeye başladı. Okullar açılıp dersler başlayınca Asım, gönül rahatlığıyla çocuğunu öğretmene teslim etti. İlk gün sınıf öğretmeni öğrenci listesini okul idaresinden aldı ve sınıfına gitti. Öğretmen gönlünü ve kollarını açarak yeni öğrencilerinine “Hoş geldiniz!” dedi. Öğretmen, sınıfa gelen her öğrenciyi sevgi dolu yüreğiyle ve güleç yüzüyle karşıladı. Masasının başına geçti sınıf listesini eline aldı ve öğrencilerin isimlerini tek tek okuyarak onları tanımaya çalıştı. Böylece ilk ders tanışmayla geçmiş oldu. İkinci dersin başında öğretmen tüm velilerin sınıftan dışarı çıkmalarını istedi ve öğrencilerle baş başa kaldı.

İlk hafta çocuklar sınıfa ve okula yavaş yavaş ısındı. Kısa süre içinde bazı çocuklar arkadaşlar edindi ve okul bahçesinde oyunlar oynamaya başladı. Öğrenciler okulu tanıdıkça her gün biraz daha özgüvenleri gelişti. Öğretmen daha iyi bir eğitim için her gün farklı velilerle toplantılar yaptı. Öğretmen teneffüslerde, hafta sonları ve günün her saatinde telefonunu ve yüreği velilerine açık tuttu. Bu yorucu görüşmelerden sonra öğretmen kendi kendine “Her veli iyi bir öğretmen arıyor da peki bizim de iyi veli arama hakkımız yok mu?” diye sessizce düşündü. Öğretmen bir anne bir baba şefkatiyle o küçük yüreklere şakayı sevgiyle yoğurarak dokundu. Bu huzur ve mutluluk anları zil sesi duyuluncaya kadar devam etti. Asım ve diğer veliler çocuklarının geleceği için iyi bir öğretmen ve iyi bir okul bulunca görevlerini yerine getirmenin rahatlığıyla tüm yükü öğretmenin sırtına yüklediler. Birkaç ay sonra veliler öğretmenin acil toplantılarına ilgisiz kaldılar. Hâlbuki yapılan araştırmalara göre çocuğun başarısında okulun payı yüzde dokuz, öğretmenin payı yüzde yirmi sekiz, velinin etkisi yüzde 63 civarıdır. Hâlbuki iyi okulu ve iyi öğretmeni birçok zahmetten sonra bulan veli zahmet görmeden tarlasından ürün bekleyen çiftçi gibi iyi bir sonuç bekleyemez.

Öğretmen veli toplantısında “Çocuğunuzla iyi bir iletişim için ne yapıyorsunuz” diye sordu. Bir veli anne babasından nasıl görmüşse çocuğuyla öyle iletişim kurduğunu söyledi. Başka bir veli anne babasından baskı gördüğünü bunun için çocuğunu özgür bir şekilde yetiştirdiğini söyleyerek “Ben yaşayamadım, o yaşasın!” diyerek kurdukları iletişimi anlattı. Öğretmen, anlatılanları dinledikten sonra “Eğer çocuğunuzla iletişiminiz buysa sorumsuz bir hayat sizi bekliyor! Bunun bedeli de çocuğunuz hayatınızı zehir edecek” dedi.

Öğretmen konuşmanın sonunda “Çocuğunuz için iyi bir gelecek istiyorsanız tüm yükü öğretmene bırakmayın. Çocuğunuzun başarısız olduğu konularda ona yardımcı olun ve birlikte çalışın. Şunu iyi bilin, asıl eğitim evde tamamlanır. Sonuç olarak en verimli ve iyi bir eğitim veli, öğretmen ve öğrenci üçgeni içinde diyalogla gerçekleşecek eğitimdir.” dedi.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar