Zekeriya Ekinci

Zekeriya Ekinci

Mail: zekeriyaekinci@gmail.com

ÇİÇEĞİN ÖZGÜRCE AÇILIMI/SİNEMA

ÇİÇEĞİN ÖZGÜRCE AÇILIMI/SİNEMA

Sinema günlerinde Antalya’da çiçekler açar.

Sanat ya da gelişkin bir estetik duyum olan sinema; evrensel ve ayırt edici bir insani yetenek işidir. Modern olandan gerçek olana geçiştir. Mensubu olduğu sanat gibi geleneğin parçalanmasına neden olma, emek değeri ve başta kendi olan beyaz perde ile yeni kültür biçimleri arasında bir yakınlaşma sağlama ve bağ kurdurmadır amacı.

Yedinci sanat; çiçeğin özgürce açılımıdır, görsel bir büyüdür.

Popüler sanat ve sanayi kültürüne baş eğmez, varlığını beyaz perdenin beyazında sürdürmeye kararlıdır. Yeniyi yeniden yaratandır sinema.

Yeninin yeniden nasıl yaratıldığını Türkiye’nin Hollywood’u Antalya Altın Portakal Film Festivali sinema salonlarında görmek haz veriyor sinema seyircisine.

İşte festivalin uzun metraj yarışma filminin üçüncüsü: Dirlik Düzenlik.

Yönetmenliğini Nesimi Yetik’in yaptığı ve senaryosunu da Betül Esener’le paylaştığı Dirlik Düzenlik filmi Dudu Yetik, Asiye Dinçsoy ve Betül Esener üçlüsü üzerine kurulu. Oyuncular bir aileden.

Aynı evde yaşayan hasta bir anne Dudu (Dudu Yetik) ve kızı Hicran (Asiye Dinçsoy) ile diğer kızı Vildan (Betül Esener) üzerine kurgulanan dram türünden bir film. Filmin özü geleneksel ve modern yaşam çatışmasından gerçekliğin bozulmasına dayanır. Bu çatışma kimi zaman yalnızlık korkusuna kimi zaman nefrete dönüşür. Ama sevgi her zaman vardır. Toplumun engelli insanlara nasıl baktıklarının altı çizilirken, davranış bozukluğu içinde bulunan öğrenci tiplemesi de haylice başarılı verilir. Kıskançlığın kareler üzerine nakşedilişi filmin bir başka başarısı.

Diyaloglardaki gerçeklik, ulaşımdaki görüntü efektleri, metropolün ruh bozucu dış mekân görüntüleri, farklı sınıfların yaşamsal farklılığı ve birçok sahnede görünen bir silah…

Acaba silah patlayacak mıdır?

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasının gösterimdeki dördüncü filmi Yasin Çetin ve Barış Gördağ’ın Koku filmi. Filmin senaryosu Hazel Sevim Ünsal’a, müziği Tamer Çıray’a, görüntüsü ise Kaan Çalışkan’a ait.

Bu filmin kurgu ağırlığı da üç oyuncunun sırtında.

Farklı bir kurgu, alışık olmadığımız bir dram türü, iki farklı dünyanın sosyal yaşamına eklenen buçuklu bir başka sosyal yaşam.

İlhan karakteri ile Nergis Öztürk, Mustafa karakteriyle Yunus Emre Yıldırımer ve Küçük Zel karakteriyle Güliz Şirinyan’ın başarılı oyunlarını görememek, sinema sanatı için bir eksiklik olsa gerektir.

Felsefe profesörü İlhan, menopoza girmek üzeredir. Bugüne kadar çocuk sevgisini yakın akraba çocuklarıyla geçiştirmiştir. Artık çocuk yapmak ister ama eşinden boşanmıştır. Hiç hoş olmayan bir zamanda psikoloji yüksek lisan öğrencisi Mustafa ile yolu kesişir. Para karşılığında Mustafa’dan hamile kalmak ister. Hamile kalır ve anlaşma gereği Mustafa’nın memleketi Malatya’nın bir köyünde hamileliğin ilk dönemini geçirecektir. Köyde de sağır ve dilsiz ninesini kaybeden ve konuşma alışkanlığı olmayan insanlara karşı vahşi Küçük Zel ile karşılaşır. İlhan’ın nergis kokusunu anımsatan parfüm kokusu, Küçük Zel’i İlhan’a bağlar. İlhan’ın sevgiye alışık olmayan yüreği, küçük vahşiyi sevebilecek midir?...

Malatya’nın yeşil ve mavi karışımı kır manzara görüntüleri birer tablo niteliğinde. Görüntü ve ses efektlerinin uyumu, metropol ve taşra kültür farklılığının diyaloga aktarımı, pratiğin psikoloji üzerinde etkisini davranışa yansıtma, müziğin ritmik gel gitleri… filmin başarısında birer nüanstır.

İzlenmesi gereken filmlerden…

İyi seyirler!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar