Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

AK Parti'nin 3 dönem özeti ve bugün

Yeni hükümeti bekleyenler

Yazı Tarihi: 07 Kasım 2015 Cumartesi

Üç dönem başbakanlık yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemleri "acemilik", "çıraklık" ve "ustalık" şeklinde tanımlamıştı.

Şimdi bu dördüncü döneme Davutoğlu ya da her zaman yaptığı gibi devreye girip Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl bir isim verir bilmiyoruz, ama bu dönemin "ustalığı" da aşan bir dönem olduğunu söylemek gerekiyor.

AK Parti'nin geçen üç dönemi ile yeni dönemini karşılaştırdığımızda işlerin 2000'lerin başındaki gibi o kadar da kolay olmadığını görürüz.

Bir kere AK Parti Kürt sorunu konusunda Türkiye tarihindeki ilkleri gerçekleştirerek büyük bir sükse yaptı.

Ha buna itirazı olanlara da şunu söyleyelim;

AK Parti'nin bu dönemde yaptıklarını takdir edersiniz ya da etmezsiniz bu ayrı bir konu, ama liberalizm böyle bir şeydir, kapitalist yaşam koşullarında siyaset çok ucuzca sükselere açıktır, tabi kılıfına uydurursan!

Bunu bir kere belirtmek gerekiyor.

İkincisi; AK Parti Abdullah Gül'ün de yaklaşım avantajını ve kamuoyundaki prestijini kullanarak Ermenistan başta olmak üzere sorunlu olduğu ülkelerle olan olumsuz ilişkiyi görüntüde de olsa avantaja çevirdi.

Dedik ya, kılıfı iyi ayarlamak gerekiyor.

Başörtüsü konusu yine kimse incitilmeden, bir isyana yol açacak gibi görüntü vermeden gündemden düşürüldü.

Maraş'ta, Sivas'ta, Erzincan ve Yozgat'ta katliama uğrayan ama bu dönem yere göğe sığdırılmayan Aleviler, edilen resmi tatlı sözler arasında suspus oldu.

Sağlık, eğitim ve ulaşım konusunda başarılı bir grafik olduğu yadsınamaz.

Ekonomi, IMF'ye olan borçları sıfırlayacak ölçüde bir ivme kazandı.

Eş başkanlık uygulamadı ama kadın siyasetçi, ya da yönetici konusunda kendini "ilerici" sayan CHP'nin önüne geçecek bir performans sergiledi.

Bir yandan "renkler" diyerek ülkedeki aykırı seslere cevap olmaya çalışırken, bir yandan da "tek millet, tek devlet, tek bayrak" diyerek statükoyu elden bırakmama siyaseti izledi.

Zaten bu, kılıf siyasetinin en güzel örneği oldu.

Toplumda zaman zaman espriyle dile getirildiği gibi, kömür dağıttı, makarna dağıttı, para dağıttı, ama bir şekilde önemli bir kesimi kendine muhtaç etmesini de bildi.

Buna "açlıkla terbiye" diyenler de var.

Peki, üç dönem sonrasında, önümüzdeki günlerde tek başına dördüncü dönemine adım atacak olan AK Parti hükümetinin, bugüne kadar bazı önemli konularda izlediği kılıf siyasetini bundan böyle de sürdürmesi mümkün mü?

Bunu geçen üç dönem sonrasında ülkede yaşanan değişimler ile dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerle açıklamak mümkün.

Ülkeye baktığımız zaman, mesela Kürt sorunu konusunda ilk başlarda yükselen heyecanın ve bu heyecan eşliğinde atılan adımların şu an dona kaldığını görürüz.

Zaten yetkililer de "buzdolabına koyduk" gibi sözler ediyor.

Ama bölgeye ve dünyaya baktığımız zaman AK Parti hükümeti tarafından ilk başlarda sadece Türkiye dâhilindeki bir mesele olarak ele alınan ve bir örgütün muhataplığı üzerinden yürütülen Kürt sorununun Kobani ve Şengal olayları ile sınırları aştığını ve birçok kesimi ilgilendirmeye başladığını görürüz.

Zaten hükümet çevrelerini uzun süredir düşündüren "bijî Obama" sözü bile, yeni dönem için tek başına bir sıkıntıyı ifade ediyor diyebiliriz.

Yani bu konu şu an sadece Ankara'yı değil, Washington, Moskova, Pekin, Şam, Tahran ve Bağdat'ı da ilgilendiriyor, böyle bir durumda, Ankara'da bundan sonra kılıfına uydurulmuş bir siyaset ne kadar gerçekçi olur, tartışılır?

Diğer yandan Alevi meselesinde ve Ermenistan konusunda başa dönülmüş gibi bir görüntü var.

Bu her iki konuda, başta gösterilen iyimserlik şu anda buzdolabında diyebiliriz.

Ekonomi, 7 Haziran sonrası çılgınlık nedeniyle eski tadında değil, yükselen döviz 1 Kasım seçim sonuçları ile bir düşüş yaşasa da bu aralar yeniden yükselişte.

Turizm bu dönem ciddi bir darbe aldı.

AK Parti'nin üç döneminde "IŞİD" patentli patlamalar yoktu, ama şimdi var; ülkede "tehdit" diye gösterilen örgütlere bir de IŞİD eklendi, ülkede polis şimdi harıl harıl canlı bombaları arıyor.

Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri, "PKK ve PYD birdir" diyerek Rojava'daki Kürt ilerlemesine karşı kılıf bulmaya çalışıyordu, bir üçüncü dünya savaşı halinin yaşandığı Ortadoğu gerçekliği karşısında bundan sonra da bu sözlerin bir değeri olur mu?

Çok zor...

Kısacası, üç dönem sadece kendi nüfusuna karşı "acemilik", "çıraklık" ve "ustalık" rollerine giren ve bu dönemlerde yapılanları "başarı" olarak niteleyen AK Parti hükümetinin henüz adı konulmamış bu dördüncü dönemde, üstelik sadece ülkedeki nüfusa karşı da değil, bölgede ve dünyada yaşanan gelişmeler karşısında çok rahat bir yönetim sergileyebileceği söylenebilir mi?

AK Parti'nin 2023 hayalleri, sanırım bu sorulara göstereceği doğru reflekslere bağlı.

Birçok kişi Türkiye'nin geçmiş yönetim pratiğine ters düştüğü için "AK Parti ne zaman dağılır?" gibi sorular sorar, sanırım dördüncü dönem AK Parti'nin kader dönemidir.

Doğru siyaset belki 2023'e, ama kılıf siyaseti sadece dağılmaya götürür.

Hükümetin yeni dönemi, ilk dönemlerle karıştırmamasını umuyoruz.

(Not: Bu makale, 2015 yılında o günkü siyasi gelişmeler ışığında yazıldı, sanırım tahlillerde pek bir yanılma payı yok, o 'kılıf' olayında şimdi de yeniden HDP ve Alevilerle dirsek temaslığı gündemde çünkü...)

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar