Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

28 Mayıs'ta galibi sandık başına gitmeyenler belirleyecek!

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylardan biri gerekli olan çoğunluk oyunu elde edemediği için ikinci tur oylama 28 Mayıs’ta yapılacak.

İkinci turda ilk tur oylamada ilk iki sırada yer alan Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, yarışacak.

Şimdi herkes ikinci turda hangi adayın kazanabileceği üzerine yorumlar yapıyor.

İlk turdaki oy oranlarına baktığımızda Erdoğan 2 milyon küsur oy önde bulunuyor. Bu oran dikkate alındığında Erdoğan’ın ikinci turda fazla zorlanmayacağı gözüküyor.

Ancak ikinci tur oylama için yeni bir tahlil gerekiyor. Öncelikle ilk tur seçim atmosferi ile ikinci tur seçim atmosferi arasında farklar olacak, ayrıca seçmenin ikinci tura yaklaşımı da ilk turdaki gibi olmayacak. 

Bu seçimlere gösterilecek ilginin biraz daha düşük olacağı şeklinde genel bir kanı var.  Kestirmek zor ama sonucun böyle olacağı yönünde bir hava da yok değil.

Peki, 2 milyon küsur oy kapanmayacak bir fark mıdır?

Millet İttifakı ve genel olarak muhalefet şimdi bunun hesabını yapıyor.  Bu nedenle de ilk turda yüzde 5 küsur oy alan Sinan Oğan’ın desteği gündeme geliyor.

Bana sorarsanız Sinan Oğan’dan ziyade seçimin kaderini belirleyecek en önemli faktör her iki tarafın seçmenlerinin göstereceği performans olacak. Kim seçmenini daha iyi sandık başına çekerse ya da hangi tarafın seçmeni daha iddialı ve özenli bir şekilde sandık başına giderse o taraf kazanır.

İddiam odur ki hem Avrupa’da hem Türkiye’de ilk turda kullanılmayan oyların büyük çoğunluğu muhalefet oylarıdır. Kaldı ki bu duruma yanlış kullanılan, geçersiz sayılan ve çalınan oyları eklediğinizde bu büyük bir oy kaybı demektir.

Seçimleri takip eden her basın mensubu AK Parti’nin seçim günü kendi seçmenini nasıl sandık başına taşıdığına tanıktır. Ben bunu Van’da net olarak gözlemledim. Ama aynı şeyleri Millet İttifakı ve Yeşil Sol Parti için söyleyemem. Bu iki kesim seçim günü bu ayrıntıyı gözden kaçırmış olabilir. Miting düzenleme fırsatları olmayabilir ama bu hususa dikkat etmeleri çok zor olmasa gerek.

Bu seçimde sandık başına gitmeyenlerin sayısının daha çok artacağını baz aldığımızda muhalefetin yapması gereken en iyi çalışma bu olmalı diye düşünüyorum. Seçmen bir yandan oy kullanmaya ikna edilirken bir yandan da sandık başına taşınmalı.

Ve şöyle de bir gerçek var; sandık başına gitmeyecek seçmen, olsa olsa “Erdoğan zaten kazanacak” diye düşünen muhalefet seçmeni olacak.

O nedenle artık propagandanın yerini bazı pratik önlemler kendini dayatıyor.

Bu pratik önlemleri alan seçimin kazananı olacak diye düşünüyorum.

Özellikle Avrupa’da muhalefetin ‘yorgun demokrat’ bir seçmeni var. İsteksiz ve kendi halinde… Türkiye’de de özellikle büyük kentlerde benzer bir tablo var.  Ama buna karşılık hem Avrupa’da hem Türkiye’de çok istekli ve ateşli bir milliyetçi ve tutucu seçmen Erdoğan’ın arkasına geçmiş durumda.

Seçimde başarısız çıktığında üzgünlüğünü ifade eden muhalefet seçmeni bunu yaşamak istemeyip kazanmak istiyorsa oy kullanacak, yoksa yine üzülecek!

Formül çok basit:

Oy kullan, sonra üzülme!

Muhalefet partileri ve Kılıçdaroğlu için de durum aynı; seçmeni sandığa götür oy kullandır ve kazan, sonra yakınma!

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar