Mülkiye Tekin

Mülkiye Tekin

Mail: m.tekin@vanmed.net

Şu boşanma davaları…

Şu boşanma davaları…

Evlerimizde afiyet, huzur ve berekete hasret kaldığımız günler yaşıyoruz. Zengin de şikâyetçi fakir de çocuğu olan da dertli, olmayan da.

Elimizdeki nimetlerle mutlu olmasını unuttuk. Hepimiz başkalarının sahip olduğu şeylere bakarak yaşıyoruz.

Depresyon haplarıyla, dizilerle, internetle, AVM’lerin vitrinlerine bakarak, durmadan tüketerek kendimizi uyutuyoruz…

On nüfus bir göz odanın içinde aynı çorbaya kaşık sallarken yaşadığımız huzuru arıyoruz. Ayaklarımızda lastik ayakkabılarımız, üzerimizde büyük kardeşimizden kalma elbiselerimizle yaşadığımız mutluluğu arıyoruz.

Her şeyin ve herkesin yerli yerinde olduğu, annenin anne, babanın baba, büyüğün büyük, küçüğün küçük olduğu zamanları özlüyoruz.

Geniş evlerin, lüks mobilyaların, dolgun maaşların, son model arabaların, ağzına kadar dolu elbise dolaplarının, çift çift ayakkabıların, kıtlığa hazırlanır gibi doldurduğumuz derin dondurucularımızın arasında sinir krizleri geçirerek çırpınıp duruyoruz

Yuvalarımıza bir türlü sahip çıkamıyoruz. Büyük bir boşanma felaketinin içine sürükleniyoruz. Şimdi kurduğumuz her 5 yuvadan 1’i ilk 6 ay içinde yıkılıyor. Kadınıyla, erkeğiyle, çoluğuyla, çocuğuyla yıkılan yuvalarımızın enkazında dolaşıyoruz. Büyük bir heyecanla kurduğumuz yuvalarımızı, mahkeme kapılarında ömür boyu sürecek kavgalar ve düşmanlıklarla sonlandırıyoruz.

Büyük hatalar yaptık. Evliyken yaşamaları gereken heyecan, mutluluk, üzüntü ve hatta kavgalarını bile evlenmeden yaşayan bir neslin yetişmesine göz yumduk. 

Borçla yapılan düğünlerin, alınan altınların, mobilyaların ve evlerin taksitini ödemekten gençlerimizin ne birbirlerine ne de ailelerine ayıracak vakitleri kaldı…

Sabah akşam boşanmayı, kendi ayakları üzerinde durmak adına yuva yıkmayı teşvik eden dizilere, filmlere ve programlara dur diyemedik.

Nafaka kanunları ve dengesiz dağıtılan sosyal yardımlarla toplumsal düzeni altüst ettik. Her şeyi yerinden ettik. Kadını kadınlıktan çıkardık, erkeği erkeklikten, çocuğu çocukluktan…

Kimsenin kimseye eyvallahının olmadığı, eşlerin birbirine tahammülünün kalmadığı, küçüğün büyükten hürmet beklediği, televizyonların, cep telefonlarının ve internetin hükmettiği, soğuk ve taştan binalarda eriyip gittik…

Evden uzaklaştırdığımız analarımız, babalarımız, kaynana ve kayınbabalarımızla birlikte bereketi de huzuru da afiyeti de evden uzaklaştırdık.

Yıllarca tek misafirin bile yatılı kalmadığı misafir odalarımız, sadece eşlerimizle kavgalarımıza ve küskünlüklerimize şahitlik etti. Yıllarca tek bir kez bile açılamayan bilmem kaç parça yemek takımlarımız, boşanma tutanaklarının mal paylaşımı kısmında yerini aldı…

Evet, çok büyük hatalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Eğer her alanda acil önlemler alamazsak boşanma davaları daha da çoğalacak.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar