Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Meral Akşener’e dert anlatmak

Selahattin Demirtaş’ın İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e atfen yazdığı ‘açık mektup’ birçok basın organında yer aldı ve sosyal medyada gündem oldu.

Demirtaş, kısaca, ‘Bir HDP seçmeni olarak neden sana oy vereyim, bunun sebebini bana açıklar mısın?’ demeye getirdiği mektubunda, ‘Size hak olan neden HDP için hak değil?’ sorusunu soruyor.

Akşener’in yaptığı konuşmalarda HDP’yi masada görmek istemediği şeklinde görüş dile getirdiğini hatırlatan Demirtaş, birçok soru içeren mektubunda, en can alıcı soru olan, “Elli yıldır yapıldığı gibi bizi yine ‘terörle mücadele masasına’ mı yönlendirmeyi düşünüyorsunuz?” sorusunu da soruyor.

Ve daha birçok ayrıntı, ama sonuç olarak mektup, HDP’nin seçimlerde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayına destek vermesi için ikna edilmesi gerektiği üzerine yazılmış bir mektup.

Demirtaş’ın itinalı bir üslupla kaleme aldığı ve “Türkiye’nin hayrına” yazdığı belli olan bu mektup, farklı çevrelerce takdir gördü, sempati topladı, ama gelin görün ki mektubun muhatabı renk vermekten kaçınıyor, yanındakiler birkaç garip cümle kursa da ondan ses seda çıkmadı henüz.

Ben şahsen konuşsa da Akşener’in mektuba yapıcı ve ikna edici bir cevap vereceğini düşünmüyorum, çünkü bu mektup, gücünü Kürt karşıtlığından alan bir siyasi parti liderini Türkiye şartlarında kılını kıpırdatacak ve ikna olmasına vesile olacak bir mektup gerçeğinden çok uzak maalesef… Mektup iyi, hoş, güzel ama karşınızdakinin çıkarlarıyla uyuşmayan bir mektup, zaten etrafındakiler yaptıkları açıklamalarla ‘siyasette böyle bir metot yok’ diyerek çıkarlarını en kısa yoldan koruma altına aldılar bile.

Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz ki siyasette de insaniyette de hak hukukta da böyle bir metot var, her yerde oluyorsa bu Türkiye’de de mümkün. İlle de kavga etmek gerekmiyor, sözle de anlaşmak mümkün… Ama ne var ki ‘silah değil söz’ diyenler şimdi bu mektubu bir metot olarak görmüyor. Demek ki bunların derdi öyle iddia ettikleri gibi ‘çatışmasızlık’, ‘silahsızlık’ falan değil, tam tersine çatışma ve silah daha çok işlerine geliyor.

O nedenle Demirtaş’ın mektubunu ben şahsen iki yönlü değerlendiriyorum;

1)-Bu mektup, varlığını Kürt karşıtlığı sayesinde devam ettiren, ancak bu şekilde ayakta durabilen Meral Akşener ve dolayısıyla İYİ Parti’yi ikna etmeyecek. Onlar birkaç oy fazla almak için bildikleri ezber yoldan devam edecekler.

2)-Bu mektubun kamuoyunda tartışılması, gündeme gelmesi ise son derece önemli. Evet, Akşener ikna olmaz, ama barışa, uzlaşıya, adalete, hakka dair çok önemli ipuçları içeren mektup, Akşener’e oy verenleri bir vicdan muhasebesine iter, belki ikna olanlar bile çıkar, zaten işin bu kısmı önemli.

O nedenle kendi payıma, iyi ki Demirtaş böyle bir mektup yazdı diyorum.  

Birileri statlarda ‘Beyaz Toros’ ve tetikçi fotoğrafları açarak toplumu ölümle tehdit ederken, Demirtaş mektup yazıp, herkese barış içinde yaşamanın yöntemini anlatıyor; sözün, diyalogun, uzlaşmanın önemine vurgu yapıyor.

Denizde bir damla gibi görünse de hiç kuşku yok ki doğru ve haklı her söz gün geçtikçe büyür ve okyanusa dönüşür, zaten doğru ve haklı sözü dinlemek ve duymak istemeyen bu çevrelerin en büyük korkusudur bu, günün birinde bu okyanusta kaybolmak.

O nedenledir ki doğru ve haklı sözü perdelemek için şiddete zemin hazırlamak, ortamı geren tutumlar içine girmek daha çok işlerine geliyor, ısrarla uzlaşmazlığı dayatıyorlar.

Akşener bu haliyle uzlaşmayacak, gerek de yok zaten de bana sorarsanız, ancak çatışmasızlık ve haklı sözler onu daha da zorlayacak ve günü geldiğinde büyüyen bu okyanusta görünmez hale gelecek.

Tıpkı, PKK eylem yapmayınca MHP’nin günden güne erimesi gibi…

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar