Adil Harmancı

Adil Harmancı

Mail: adilharmanci30@gmail.com

Kürtler, HDP ve solcular

Kürtler, HDP ve solcular

Tek tek karşılıklarını yazalım;

1-Kürtler; dili, kültürü ve gelenekleriyle Osmanlıdan önce Mezopotamya coğrafyasında tarih sahnesinde yerini almış ve bugüne gelmiş bir millettir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de yaşarlar. Toplamda 50 milyon civarında nüfusları vardır, Türkiye’deki nüfusları ise 20 milyonun üzerindedir.

2-HDP; siyaset sahnesinde Türkiye’deki Kürtleri temsil etme iddiasındaki bir partidir.

3-Solcular; hak, adalet ve eşitlikten yana olduğunu iddia eden bir siyasi görüşün mensuplarıdır.

Şimdi de bunların bir denklemini kuralım;

a)-Kürtler, tarihleri boyunca içinde yer aldıkları devletler tarafından sesleri kısılmış, kimlikleri, dilleri yok sayılmış, sık sık katliamlara maruz bırakılmıştır. Türkiye’deki Kürtler bundan ziyadesiyle payını almıştır. Yani hak, adalet ve eşitlik sorunlarıyla boğuşa boğuşa bugüne gelmişlerdir.

b)-Farklı siyasi partiler de var ancak bunlardan en çok öne çıkanı HDP, son birkaç yıldır hak, adalet ve eşitlik yolunda TBMM’de Kürt nüfusun sesi olmaya çalışmaktadır.

c)-Solcuların, savundukları ilkeler gereği, yani hak, adalet ve eşitlik yolunda Kürtlerin ve HDP’nin yanında yer alması gerekiyor, mantık bunu gerektiriyor çünkü...

Denklemi çözerken sorulması gereken soru:

Peki, Kürtlerin oylarıyla Meclis’te temsiliyet kazanan hatta orada TİP adında yeni bir parti kuran solcular, Kürtlerin ve temsilcisi HDP’nin yanında yer alabilmiş midir?

Cevap:

HDP ile aynı blokta yer almalarına rağmen TİP’in 14 Mayıs seçimleri için takındığı genel tutum ile milletvekilleri Ahmet Şık’ın son sarf ettiği ve Kürt halkından ‘faşist’ ürettiği sözlerini baz alırsak solcular Kürtlerin oylarıyla Meclis’e kapağı atmış ama ne Kürt halkının ne de temsilcisi HDP’nin yanında yer aldıklarını gösteren bir samimiyet gösterememişlerdir.

Gelelim sadede; Neden peki?

Çünkü solcular, 60’lı yıllardan itibaren Türkiye’de ‘devrim’ diye bir ütopya oluştururken Kürtleri hiçbir zaman ayrı bir ulusal varlık olarak ele almamış, kendilerini yönetme hakları olabileceği üzerinde durmamış, bu yönde bir siyaset üretmemiş, hayal ettikleri ‘devrim mücadelesinde’ Kürtleri işçi sınıfıyla eş değerde tutmuş, hatta feodal yapıdan yola çıkarak onları ‘saf köylüler’ olarak nitelendirmiştir.

Bu cihetle;

Aslında Kürtlerin bugün öcü gibi algılanmasında en büyük pay sahibi solculardır. Solcular kendilerini haktan, adaletten, eşitlikten yana göstermiş ama ülkede ve bölgede en büyük hak gaspı yaşayan Kürtlerin adını, dilini, kimliğini, tarihini, üzerinde yaşadığı toprağı anmaktan özenle kaçınmıştır. Solcular yeri geldiğinde, ülkelerinde, yanı başlarında ezilen bir halka sırtını dönmüş, bunun yerine Filistin için savaşmayı, Filistin devleti için ölmeyi ‘enternasyonalist’ bir görev saymıştır.

Şimdi Ahmet Şık’ın sözleri bize garip gelebilir, aslında solcuların tamamı ulusalcıdır, milliyetçidir ve devlet korumacıdır. Onların Kürtler için ‘şovenist’, ‘ilkel milliyetçi’, ‘faşist’ gibi sözler sarf etmeleri tamamen gerçek yüzlerini perdeleme gayretidir.

Düşünsenize, sağcı AK Parti bile onlardan çok daha cesur, ilerici ve hakkaniyetçi bir yol izlemiş, Kürtçe konuşma önündeki yasağı kaldırmıştır. Sağcı Erbakan, ‘ne mutlu türküm diyene’ sözüne Kürtler üzerinden rest çekmiştir. Ama solcular yüz yıldır Kürtler için parmağını oynatmamıştır. Şimdi de Kürtlere hamal muamelesi yapmaya devam ediyorlar. Kürtlerden barikat kurduruyorlar, tabi hep barikatın arkasında durarak ve üstelik ‘faşistsiniz’ diyerek.

Sonuç;

HDP başta olmak üzere Kürtler adına siyaset yapanlar şu ‘sol’ sevdasından vazgeçmeli. Kürtlerin kendini ifade etmesi için solculara ihtiyacı yok, iletişim çağındayız, teknoloji son derece gelişmiş durumda, Kürtler kendini herkese çok iyi ifade edebilir, böyle bir potansiyel de var. Ayrıca memlekette sadece solcular yaşamıyor, sağcı da Kürtleri anlayabilir, işçi de işsiz de kadınlar da gençler de… Kendini doğru dil ve argümanlarla anlattığında dindarı da anlar, ateisti de köylüsü de şehirlisi de…

Diğer yandan sadece sola takılıp kalmak küçültür, daraltır, görüntü muğlak kalır. Belki yaldızlı sözler heyecan yaratır ama herkese ulaşmanızın önü kapanır. Küçük kalırsınız, toplumun tüm kesimlerine ulaşamazsınız, mademki demokrasi mücadelesi vereceksiniz, o zaman solcu kesim de dahil toplumun tüm kesimlerini içine alan bir siyaset benimsemek zorundasınız.

Bunu bir deneyin, Şık’lar çok, tek değil…

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar