Evde kalınca televizyonda koronavirüsle ilgili kim bir kelam ediyorsa ailecek yüzümüzü o tarafa çeviriyoruz, koronavirüs uzmanı olduk desem gülmeyin; bu arada ‘immün’ başta olmak üzere çok sayıda tıp terimini de öğrendik. Evde kalmak güzel, sadece tıp terimlerini değil, Hanya’yı Konya’yı da öğreniyorsunuz; sabır taşı nasıl olunur, ne zaman gülünür, ne zaman somurtulur, ne zaman şekerleme yapmalı insan, ne zaman uykuya geçmeli, en erken saat kaç gibi ayakta olmalı, kahvaltıyı kim hazırlamalı, kapıdaki bakkala kim gitmeli, giderken neye dikkat etmeli, gelirken nerelere çarpmamalı, hasılı sinirlerinizi daha fazla zorlamadan, siz de evde kaldığınıza göre gerisini siz getirin!Nedir peki ‘immün’; çok bekledim bir akşam tv’deki Prof. Dr. söyleyecek diye, inadım inat, ‘sadece ben bilirim’ havasında, söylemedi iyi mi? Sonunda mecbur kaldım telefona uzandım, internetten anlamına baktım, ‘Bağışıklık sistemi’ imiş! Hani koronavirüsün en fazla korktuğu sistem var ya, o işte, onu da Prof. Dr. söyledi tabi, ‘bağışıklık sistemi iyiyse kişinin, korona öldürmez’ diye. Meğer bu kadar korktuğumuz korona bizim vücudumuzdaki bu sistemden korkuyormuş! Tabi bağışıklık sistemi nasıl güçlü tutulur, ya da nasıl zamanında güçsüz hale gelebiliyor onu anlatmayacağım, internetten kopyala yapıştır da her halükarda doğru olmayacağına göre, merak eden akşam tv’de bir şekilde öğrenir eminim, ya da herkesin elinde bir tane internetli telefon olduğuna göre öğrenmek zor olmayacak. Asıl kafamın takıldığı şey, şu ‘evde kalma’ meselesi; ben mi yanlış anlıyorum konuyu, yoksa yapılan tercihte mi bir terslik var, ama önce bir izah edeyim: Şimdi deniyor ki; 20 yaş altı olanlar ile 65 yaş üstü olanlar evden dışarı çıkmasın, gerisi çıkabilir! Bir hesap yaptım:Bir evde 3 kişi var, öyle 10 falan demiyorum sadece 3 kişi; ve bunlardan biri 65 yaş üstü, biri 20 yaş altı, diğeri de 45 yaşında, yani dışarı çıkabilecek yaşta bu 45’li. 45’li sabah çıktı akşama dek bütün virüsleri toplayıp eve getirdi, bu virüs acaba evde kaldıkları için diğer ikisine bulaşmak istemeyecek mi diye de arada esprimi yaptım hesabımı yaparken, ama tv’deki Prof. Dr. kadar olmasa da çok iyi biliyorum ki iğnenin deliğine girseler 45’linin getirdiği virüs hem ikisine bulaşacak hem de evin her tarafına yayılacak. Nasıl mı?Şimdi bu 45’li eve geldiğinde sokakta mı üstünü başını, sağını solunu, ayakkabısını çorabını, ceketini pantolonunu dezenfekte edecek, sokakta mı elini yüzünü yıkayıp banyosunu yapacak, koca bir hayır! İşte bu ‘koca hayır’ bu tip bir önlemden beni soğuttu ve yaptığım hesap şöyle seyretti: 45’li eve geldiğinde ilk önce dış kapı kolunu elleyecek, içeri girecek, elindeki virüslü poşetleri mutfağa bırakacak, ekmekleri de öyle, sonra yorgunluğun verdiği bıkkınlıkla virüslü ceketini çıkarıp bir kenara atacak, belki ellerini yıkar ama eminim akşama kadar dolaştığı virüslü pantolonla amiyane söylemle kanepeye bir 80 uzanacak, bir insan gece boyu öksürüp aksırmaz mı, onu da yapacak ve içindeki virüsler odaya dağılacak! Bunlar yetmedi mi, 20 yaş altı olan da 45’linin ortaya attığı ya da elinde salladığı arabanın anahtarı ile oynayacak, alın size 20 yaş altı virüs… ‘Şimdi siz böyle yapınca diğer ikisini korumuş mu oldunuz?’ sorusunu şimdi sormayayım da ne zaman sorayım? Yani şöyle bir garanti mi var; 20-65 yaş aralığı sokağa çıktığında durum berkemal, kimse hasta olmaz! Ya da, 20-65 yaş aralığı çıkıp dolaşırsa sonra eve gelirse kimseye virüs bulaşmaz, ama 20 yaş altı ve 65 yaş üstü çıkıp dolaşırsa sonra eve gelirse herkese virüs bulaşır! Hesabı kendimce çok ince yaptım, ‘bu işte bir gariplik var’ dedim kendi kendime; çözümüm de şöyle oldu: “O zaman hiç kimse evden çıkmasın!” Bu kez de şöyle bir soru çıktı karşıma: “Hayat nasıl devam edecek?” Onun da tek bir cevabı var galiba, korona efendinin aşısı bulunana dek devlet içeridekine bakmak zorunda kalacak!
Facebook Yorum
Yorum Yazın