Sivil toplum kuruluşları (STK) bir ilin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel gelişmesinde önemli yer tutarlar, ancak özerk konumlarını korudukları, bir siyasi parti gibi davranmadıkları sürece…
Çünkü STK'lar, temsil ettikleri kesimlerle ilgili ortaya çıkan hak taleplerinde, ortaya çıkan sorunların çözümü noktasında merkezi yönetim ile hesaplaşmak zorunda, yani bir STK’nın ortaya çıkış nedenleri arasında her halükarda uzlaşmak yoktur, tam aksine çözüm için hesaplaşmak ve sonuca gitmek vardır.
Yani bir STK sadece üyelerin bir araya gelip çay içip muhabbet ettikleri bir yer değil, hele hele toplumun ve ilgili kesimin beklentilerini görmezden gelebilecek bir yer hiç değil. STK, temsil ettiği kesimle ilgili ortaya çıkacak sorun ve talepler bağlamında bir itiraz merciidir, danışmanın ve dayanışmanın merkezidir.
O nedenle bir STK özerk olmalı, iktidar ya da muhalefete asla iradesini teslim etmemeli, payanda olmamalı.
Eğer bir STK iktidar yanlısı bir tutum alırsa temsil ettiği kesimin hakkını, hukukunu gereği gibi savunamaz, savunuyor gibi görünür ama gerçek anlamda, etkili bir şekilde, sonuç alıcı bir şekilde savunamaz. Sürekli kaçamaklı tavırlar sergiler, yaşanan sorunları görmezden gelir, temsil ettiği kesimi süslü sözlerle oyalayarak kandırma yoluna gider, çünkü tersini yaparsa iktidar gocunur, iktidardan azar işitir ve ipler kopar, dolayısıyla bu korku STK'nın elini kolunu bağlar.
Muhalefet yanlısı tutum almada da bir STK için sonuç farklı olmaz, muhalefet iktidara karşı sadece kendi siyasi çıkarını ve gelişimini gözetir, muhalefet STK'dan da öyle davranmasını ister, STK'nın temsil ettiği kesimle o kadar da ilgili olmaz muhalefet...
Ayrıca muhalefet yanlısı tutum aldığında bir STK, muhalefetin zamanla ortaya çıkan hatalarını da eleştiremez, öneride bulunamaz, karşı bir görüş belirtemez, tersine STK muhalefetin çizdiği yoldan ilerlemek zorunda kalır, o nedenle temsil ettiği kesimi gerçek anlamda temsil etmek istiyorsa, o kesimin hakkını hukukunu gerçek anlamda korumak istiyorsa bir STK her kesten bağımsız olmalı, bir STK sadece kendisi olmalı…
Fakat baktığımız zaman memleketteki tüm STK'larının bir tane de siyasi partisi var, herkes o siyasi partinin gölgesinde olmaktan çok memnun, bize normal gibi gelen bu durum aslında o kadar anormal ki ama Türkiye şartlarında pek farkına varmıyoruz.
Peki, böyle bir gerçek varken orta yerde, siyasi partilerin gölgesine sığınan STK'ların hayatımızdaki etkisi, katkısı ne olabilir?
Emin olun kağıt üstündeki kaplandan daha etkili bir işlevi olmaz o gibi STK'ların... Onlar temsil ettiği kesimin hakkını hukukunu savunmaktan çok iktidarın ya da muhalefetin işine yarar bir pozisyonda olurlar, olmak zorunda kalırlar, dolayısıyla onların hizmet yeri daha çok bağlandıkları yerler olur.
O nedenle STK'lar, temsil ettikleri kesimi hakkıyla savunmak, yaşanan sorunları gerçek anlamda çözüme kavuşturmak istiyorlarsa üçüncü bir güç olmak zorundalar.
Bir STK ne iktidar ne muhalefet görüntüsünde olmamalı, sadece kendisi olmalı ve üçüncü bir güç olarak ters gidene, yanlış olana müdahale etme, itiraz etme gücünü kendi elinde tutmalı.
Bunun içindir ki STK'ların seçimleri de bu minvalde farklı olmalı, örneğin çeşitli vesilelerle kendini ifade ederken bir aday adayı, siyasi anlatımlardan ziyade seçildiğinde temsil edeceği kesimin hakkını hukukunu nasıl savunacağından örnekler vermeli, izlenecek yolu anlatmalı, projelerden bazı satır başları vermeli, yaşanan sorunları ve çözüm şekillerini ifade etmeli, yoksa siyasi hikâyeler anlatmamalı.
Van’da seçimlere hazırlanan değerli STK'lar...
‘Nasıl kazanırız?’ diye arayışa girerken kendinizi siyasete muhtaç etmeyin, siyaset kapınıza gelsin, onlar size mecbur siz onlara mecbur değilsiniz. Bu kuralı artık bozun, yoksa ne mi olur; evet, siyaset belki size seçim kazandırır ama sonrasında da sizi kendine kul köle eder, elinizi kolunuzu bağlar, adım attırmaz, temsil ettiklerinize karşı mahcup olursunuz… Bu şekilde kazanacaksanız hiç kazanmayın daha iyi...
Facebook Yorum
Yorum Yazın