Seçimden seçime, ya da ihtiyaçları olduğunda Van'a gelen siyasilerin temel gündem maddesiydi Van gölü;
Düzenledikleri her toplantıda, çıktıkları her platformda en değme vaatlerde bulunur, bugün-yarın Van gölünü kirlilikten kurtaracaklarını allandıra pullandıra anlatırlardı.
Çözümleri de hazırdı:
Kısa vadede, gölün dört bir yanında modern arıtma tesisleri kurulacak, katı atık akışı engellenecek, piknik yapan vatandaş uyarılacak, göl çevresinde temizlik kampanyalarına ağırlık verilecek, orta vadede de, Van Gölü Koruma Kanunu çıkarılacaktı.
Tabi bunları söylerken, inandırıcı dozda eleştirileri de vardı:
Gölü kirleten, hali hazırdaki muhalif belediyelerin izlediği yanlış politikalardı; bu belediyelerin arıtma tesisi konusunda zaafları vardı, kıyıda denetim yoktu, önlem yoktu, çevre temizliği yoktu!
Şimdi zamanla bu belediyeler “kayyum” uygulaması ile değişti…
Valiler, kaymakamlar belediyelerde görevleri devraldılar, şu anda görevlerinin başındalar...
Seçimler nedeniyle ya da dönemsel nedenlerle gelen ve arıtma tesisi ile
Van Gölü Koruma Kanunu konusunda söz veren siyasiler de buralarda değiller ama Ankara’da halen görevlerinin başında…
Böyle olunca Bitlis’i de içine katarsak, haliyle havzada yaşayan bir buçuk milyona yakın insan da, gölün her tür kirlilikten temizlenmesi konusunda büyük bir beklenti içine girdiler, öyle ki modern arıtma tesislerinin temellerinin bugün-yarın atılacağı yönünde aralarında iddiaya girenler bile oldu.
Ne var ki, belediyelerdeki değişikliklere ve halen görevlerindeki siyasilere rağmen gölün kirlenmesi konusunda kötü bir gelişme daha oldu; bu kez de, göle kanalizasyon akıtılması, evsel atık yuvarlatılması, belediyelerin çöplerini kıyıya yakın bir bölgede istiflemesi, piknik fazlalıklarının göle uçuşması yetmezmiş gibi çepeçevre kıyıya ve hatta gölün içine hafriyatlar dökülmeye başlandı.
Çevreciler; “kanuna aykırıdır”, “canlıya haksızlıktır”, “turist için kötüdür”, “gölün yok olması yakındır” dese de, bu olumsuz gelişme herkesin gözü önünde yaşanıyor, en fazla da belediyelerin…
Sivil toplum örgütleri, kanaat
önderleri, konuya vakıf herkes arıtma tesisleri beklentisi içinde iken şimdi böyle garip bir kirletme biçimi daha ortaya çıktı.
Zaten Van Gölü Koruma Kanunu konusu da yıllardır bir muamma…
CHP’nin geçen yıl verdiği teklif dikkate bile alınmazken, Çevre Günü dolayısıyla açıklama yapan Van Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mustafa Yalçın’ın şu açıklamasından da anlıyoruz ki, hükümetin de 10 yıl önce yaptığı girişim yarı yolda kesilmiş;
İşte konuyla ilgili Yalçın’ın, basına yansıyan açıklaması:
“Çevre ve Şehircilik Bakanımız sayın Mehmet Özhaseki, ilk olarak Van Gölü'nü Koruma Kanunu'nu TBMM’de gündeme getirecek. Milletvekillerimiz 10 yıl kadar önce Van Gölü Koruma Kanunu’nu hazırlamışlar, sonra da meclise sunmuşlar, alt komisyonlarda görüşülürken ilgilenilmediği için orada kalmış. Şimdi biz inşallah kanun haline getirilmesini sağlayacağız”
Bu açıklama gibi yetkililerce bol
sayıda “inşallah” sözcüklerinin yer aldığı açıklamalar yapılsa da, Van gölü herkesin gözü önünde bir ilgisizliği, vurdumduymazlığı ve tükenmişliği günbegün yaşıyor.
Bakalım seçimli ya da seçimsiz tekrar yolu Van’a düşen siyasiler, bir dönemin Haliç’i olmaya aday Van gölü karşısında durup daha ne gibi vaatler sıralamaya devam ederler..!
Yazı tarihi: 2017- Kaynak: Van'da yayınlanan yerel Prestij gazetesi
Bu köşe yazısı, kaynakta da belirttiğim gibi 2017 yılına ait bir yazı. Peki, o günden bu güne Van Gölü'nde ne değişti? Tanık olanlar bilir, bilmeyenler için söyleyeyeyim, şu ara kadınlar Van Gölü etrafında dolaşarak kamuoyuna ve yetkililere ses duyurmaya çalışıyor, okullarda aktivistler konferanslar veriyor, Türkiye'nin her tarafıyla ilgili her gün bir kararname ile koruma altına alınmalar, özel bölgeler ilan edilmeler olurken, Ankara Van Gölü konusunda halen sessiz, sadece bazı oyalama girişimleri ve süslü sözlerden öte Van Gölü'nde pek de değişen bir şey yok!
Facebook Yorum
Yorum Yazın